Fetullahçı Terör Örgütünün 15 Temmuz akşamı yaptığı darbe girişiminin ardından Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde ki imam ve müezzinler Türkiye’nin tamamında milleten yana irade ortaya koyarak camileri açıp salalar okudu. Bu selalarla milletimizi işgal girişiminden haberdar ettiler. Meydanlarda darbecilere karşı canlarını ortaya koyan vatan ve millet sevdalıları, bu selalardan güç aldılar. Ülkemizi bölmeye yönelik melun işgal girişimine karşı, İzmir’deki din görevlisi arkadaşımız da aynı iradeyi ortaya koydu. Görev yaptıkları camilerde birlik ve beraberlik anlamına gelen selayı okuyan imam ve müezzinlere alçakça ve namertçe saldırıya geçen vatan haini bazı çakallar;
Bıçakla, taşla, tekmeyle müezzinleri ve imamları dövenlerin serbest kalmasının milletin vicdanını yaraladığını vurgulayan ilahiyatçılar, kararın tekrar gözden geçirilmesi gerektiğine dikkat çekerek “imam da memur. Bir hâkime saldırsalardı bu karar çıkar mıydı?”
Bir imam veya müezzin saldırıya uğramışsa halkımız topyekûn saldırıya uğramıştır. Bu alçak güruhun serbest bırakılması bizleri incitmiştir. Din görevlileri darbe akşamı kamu hizmeti yaparken çok önemli bir hizmeti yerine getirmişlerdir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın daveti vardı, halkımızı meydanlara çağırıyordu. Ülkemizin en ücra köşelerinde sela verip ezan okuyan imamlarımız, müezzinlerimiz, milli iradeye sahip çıkılmasını sağladılar.
Saldırganlar ‘Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, basit yaralama, hakaret, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapamaz hale getirmeye teşebbüs’ Bu eylemlerle suçlanan biri, sadece ifadeyle nasıl serbest kalır?
Şortlu hemşireye saldıran serbest bırakılınca ortalığı ayağa kaldıranlar, Yalvaç CAMİİ müezzinine yapılan saldırıyla ilgili gık’ını çıkarmıyor. Bir meczubun; şortluyu tekmelemesinden endişe duyanlar, müezzinin saldırıya uğramasından hiç mi rahatsızlık duymuyor?
Bu sebeple;
Geçmiş kanlı darbelerin tamamında başrolde olan Atatürkçülük ve laik maskesi altındaki mandacı sabataist, masonların tahriklerine asla kapılmamalıyız! Tuzaklarına asla düşmemeliyiz! Darbelerinde Başbakanlarımızdan merhum şehit Menderes’in göğsüne sigaraları söndürten ve avret mahalleriyle oynayıp taciz edenlerin alçakça ve ahlaksızca işkencelerini, zulümlerini ve şerefsizliklerini asla unutmamalıyız.
15 Temmuz darbe girişiminde; şehit ve gazi olan kahramanlarımızdan bir tane sabataist, mandacı, mason, gösterebilir misiniz? Direniş meydanlarında hep Anadolu’nun ve Trakya’nın yiğit ve kahraman evlatları vardır! Sokaktaki vatanperverler vardır! Alevi’si, Sünni’siyle, başı açık veya kapalı vatan âşıkları vardır! Onlar ise; sela okuyan müezzinlerimizi dövmekle meşhurdurlar!
‘Ey Müslüman öyle ol ki; seni öldürmeye gelen sende dirilsin’
Unutmayalım ki; zalimlere karşı mazlumlardan yana olmak Hüseyin‘i bir duruştur! Bu duruşun gereği zalimlerin azmalarına ve zulümleri’ne sebep olan makamlarından el çektirmek ve adil olan cezayı onlara vermekte İslam’ın vazgeçilmez prensibidir!
Bu nedenle; Milletin kahramanlarını, manevi önderlerini dövmeye kalkanlara gerekli ceza verilmelidir. Ağrı Diyanet Sen olarak; ‘Darbe girişimi gecesi, bu vatan için ölümü göze alarak meydanları dolduran bizler, devlet ve millet olarak darbecilerle, darbeye destek verenlerle mücadele ederken, bu kişileri adeta ödüllendiren mahkeme kararını doğru bulmuyor, içimize sindiremiyoruz.’ Bu davada verilen tutuksuz yargılama yani sanıkların serbest bırakılma kararının yanlış olduğunu değerlendirmekteyiz.
Bu mesele vatan millet meselesidir.