Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Süleyman Onatça, barış sürecinin olumlu tamamlanmasıyla Türkiye ekonomisinin yüzde 50 daha fazla büyüyeceğini belirtti.
TÜRKONFED'in Hollanda Büyükelçiliği işbirliğiyle gerçekleştirdiği ''Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Girişimciler İçin Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi'' kapsamında, Ağrı'daki bir otelde toplantı düzenlendi.
Onatça, yaptığı konuşmada, Türkiye'nin bölgelerarası gelir farklılıklarını azaltmadan arzu edilen büyümeyi sağlayamayacağını ve huzur bulmakta güçlük yaşayacağını söyledi.
Çözüm Süreci'nin önemine işaret eden Onatça, ''Türkiye'nin en etkin, tarafsız iş dünyası sivil toplum kuruluşu olarak taraf olduğumuz konular arasında barış süreci geliyor'' ifadesini kullandı.
Doğu ve Güneydoğu'daki düşük gelirli kentlerin çıkışının 3 adımla sağlanabileceğini vurgulayan Onatça, şöyle devam etti:
''İlk adım, bu bölgelerimize karşı önyargının giderilmesi. Batı'nın Doğu'ya, insanına bakış zaviyesi değişmeli. İkinci adım, sağlıklı, sürdürülebilir bir barış süreci. Son adım da başta ulaşım olmak üzere yatırım altyapısının tamamlanması. Bu 3 önemli adımı atan Türkiye'nin yılda fazladan yüzde 1,5 büyüyeceği hesap ediliyor. Yüzde 3'ler seviyesinde büyüyen Türkiye'de bu durumun yüzde 50 daha fazla büyüme anlamına geldiğini, bunun da çok kıymetli bir değer olacağını gözden kaçırmamak gerekiyor.''
- ''Teşvik sistemi yeniden ele alınmalı''
Onatça, teşvik sistemiyle Doğu ve Güneydoğu'da arzu edilen yatırımın gerçekleşmediğinin görüldüğünü dile getirdi.
Teşvik sisteminin yeniden ele alınması gerektiğini savunan Onatça, ''Sektörel ve kent, hatta ilçe bazında yeni bir teşvik modeline ihtiyaç duyulduğu aşikar. Bu çerçevede Ağrı ve en düşük gelire sahip 10 kentimiz için belki daha fazla teşvik imkanlarının sunulduğu 7. bölge teşviklerine ihtiyacımız var'' diye konuştu.
- ''Silah hiçbir şeyin mazereti olamaz''
Ağrı Valisi Musa Işın da toplantının mahiyetinin, işadamlarının sosyal paydaş olarak bulundukları yerlere hizmet etmeleri olduğunu söyledi.
''Valiyim ama bazı şeyleri açık açık konuşurum. Bu ülkede devletten dayak yemeyen bir kesim var mı? Bu ülkede devletten dayak yiyen herkes var. Alevisi, Sünnisi, Türkü ve Kürtü yedi'' diyen Işın, 2002'den bu yana ise birçok konuda ciddi adımlar atıldığını kaydetti.
''Kürt sorunu olsun, dindar kesimlerin yaşadığı sorunlar olsun, kısmen Alevi vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlar olsun, çok ciddi aşamalar kaydedildi. Bunu görmemiz lazım'' ifadelerini kullanan Işın, Türkiye'nin iyi bir yere geldiğini bildirdi.
Karamsarlığa gerek olmadığını vurgulayan Işın, ''Biz burada şimdi bardağın dolu olmayan tarafına bakarsak, hepimiz ağlarız ama bir de dolu olan tarafa bakalım, mutlu olalım. Bunun gelişmesi için hep beraber çaba sarf edelim. Eksikleri çok, bunları hep birlikte tamamlayacağız'' dedi.
Bütün demokratik ülkelerde iki kavramın bulunduğunu anlatan Işın, şöyle devam etti:
''Bir, kesinlikle hiçbir şekilde, hiçbir şartta silahı meşru kabul etmez. İkincisi, sizin temel hak ve hürriyetlerinizin sınırı, bir başkasının temel hak ve hürriyetinin sınırlarına kadardır. Dağdaki insanlar da bu memleketin insanlarıdır. Evlensinler, ev bark kursunlar. Yani silahla, şiddetle bir yere varmamız mümkün değildir. Bu sadece Ağrı'nın değil bütün bölgenin meselesidir. Silahlar gömülmeden bu ülkede müteşebbisi çağırmamız çok zordur.''
Vali Işın, bölgenin birinci meselesinin huzur ortamı olduğuna işaret ederek, ''Huzur ortamını sağlarsak konuşamayacağımız, söyleyemeyeceğimiz hiçbir şey yoktur. Barışçıl yollarla elde edeceğimizi, niye insanlarımızı öldürerek elde etmeye çalışalım? Hiçbir medeni topum artık bu noktada değildir'' görüşünü paylaştı.
Silahların bırakılması, insanların düşüncelerini sivil ve siyaset ortamında ifade etmesi gerektiğini söyleyen Işın, şunları kaydetti:
''Bu memleketin çocukları gelsin, bu ülkede siyaset yoluyla söyleyebilecekleri her şeyi söylesinler. Şu anda devletin de istediği budur. Çözüm Süreci'nden maksat odur. Şiddet hiçbir şeyin mazereti olamaz. Silah hiçbir şeyin mazereti olamaz. Bu ülkede sadece meşru bir güç ve kuvvet vardır, o da devletin silahlı güçleridir. Onun dışında herhangi meşru silahlı bir gücü kabul edemezsin.''
Barış sürecini herkesin savunması gerektiğini vurgulayan Işın, ''Bu bölge halkı şefkate muhtaçtır. Bu bölge halkı çok iyi insanlardır. Buraya, onlara uzatılacak her el karşılıksız kalmaz'' diye konuştu.
- ''Hepimizin en büyük projesi, barış projesidir''
Ağrı Belediye Başkanı Sırrı Sakık ise bu iklimde sermayenin yaşama imkanı bulunmadığını savundu.
Barış gelmediği ve silahlar susmadığı sürece bölgede yoksulluğun devam edeceğini belirten Sakık, ''Hepimizin en büyük projesi barış projesidir. Bu topraklarda silahlar susmalıdır. Silahlar gömülmelidir. Herkes diliyle, kimliğiyle ve kültürüyle kendisini ifade edebilmelidir'' görüşünü bildirdi.
Bu topraklarda pozitif ayrımcılığa ihtiyaç olduğunu kaydeden Sakık, şunları söyledi:
''Devletin bir an önce bu politikalarından vazgeçmesi lazım. Orada bir gümrük kapımız var. 18 kalemlik bir ithal ürünümüz var. Merkezi hükümet alıyor bunları, bir başka yere gönderiyor. Dün Başbakan, o müjdeyi veriyor. Kardeşim niye aldın, niye müjde veriyorsun? Bu insanları niye Karadeniz'e mahkum ediyorsunuz? Burada niye ayrımcı politika yapıyorsunuz? Bunun için de AKP'lisi, Hüda Par'lısı, CHP'lisi hepimiz, hep birlikte sesimizi yükseltmeliyiz.''
Toplantıya, iş dünyasının temsilcileri de katıldı.