Latince ismi, "Euphydryas iduna" olan, kalın kenar çizgileri ve beyaz benekleriyle görenleri kendine hayran bırakan "Kuzeyli Nazuğum", dünyada nesli tükenme tehlikesi altına girebilecek canlılar kategorisinde yer alıyor. Yaygın olarak İskandinav ülkelerinde yaşayan, Türkiye'de ise yalnızca Ağrı Dağı'nın yüksek yamaçlarında bulunduğu düşünülen kelebeğin, Son Buzul Çağı'ndan bugüne kadar burada yaşamını sürdürdüğü biliniyor.
Araştırmacıların Türkiye'de 4 Ağustos 1970'te Ağrı Dağı'nın yaklaşık 4 bin metre yüksekliğinde kaydettiği ve o günden sonra hakkında herhangi bir bilgiye ulaşılamayan "Kuzeyli Nazuğum", 50 yıl sonra Doğa Korumacı ve Kelebek Araştırmacısı Süleyman Ekşioğlu ile Yaban Hayatı Uzmanı Emin Yoğurtcuoğlu tarafından tekrar görüntülendi.
Ekşioğlu ve Yoğurtcuoğlu, kelebeği arama çalışmalarını ve bölgedeki 3 günlük keşif yolculuklarını anlattı.
"Kelebeğin doğal yaşam alanı burası değil"
Süleyman Ekşioğlu, uzun yıllardır doğa koruma ve kelebeklerle ilgili çalışmalar yaptığını belirterek, özellikle haklarında çok az şey bilinen kelebekleri daha ilgi çekici bulduğunu söyledi.
Kuzeyli Nazuğum'u da bu sebeple araştırmaya karar verdiğini vurgulayan Ekşioğlu, kuşlarla ilgilenen Emin Yoğurtcuoğlu'nun kendisine bu süreçte yardımcı olduğunu ifade etti.
Ekşioğlu, 3 günlük bir yolculuğun ardından Yoğurtcuoğlu ile Ağrı Dağı'nın 3 bin 800 metre yüksekliğine çıktıklarını, kelebeği bularak fotoğrafını çektiklerini anlattı. Hedeflerine ulaşmanın mutluluğunu yaşadıklarını vurgulayan Ekşioğlu, "İlk dakikalar gördüğümüz şeye inanamaz duruma geldik. Daha sonra tabii bu türün başka bireylerini de gördük. İyi fotoğraflarını çektik." dedi.
Ekşioğlu, kelebeğin, bundan 12 bin yıl önce, Son Buzul Çağı'nda aşağıya indiğini, buzullar çekilmeye başlandığında da kuzey ikliminin yaşandığı Ağrı Dağı'nın kuzey yamaçlarında kaldığını belirterek, "Normalde kelebeğin doğal yaşam alanı burası değil ama Son Buzul Çağı'nda coğrafyamıza doğru geliyor ve burada kalıntı olarak kalıyor. Gidebileceği de hiçbir yer yok. Ağrı Dağı'nda sıkışmış bir tür." dedi.
Kuzeyli Nazuğum'un soğuk iklimde yaşayan bir tür olduğunu aktaran Ekşioğlu, "Zaten o yüzden Ağrı'nın kuzey yamaçlarında yaşıyor. Bu, bir gösterge tür olabilir. İlerde bununla ilgili yapılacak çalışmalar bize küresel ısınmanın etkisiyle ilgili pek çok bilgi verebilir. Düzenli olarak izlenip küresel ısınmanın üzerinde ne kadar etkisi olup olmadığına bakılması gerektiğini düşünüyoruz." diye konuştu.
"Tarih öncesindeki bir canlıyla karşılaşmak gibi"
Emin Yoğurtcuoğlu da Ekşioğlu'nun davetinin kendisi çok heyecanlandırdığını ve kısa sürede hazırlanarak bu geziye çıktıklarını ifade etti.
Yoğurtcuoğlu, "Kuzeyli Nazuğum" hakkında şu bilgileri verdi:
"Bu tür, aynı zamanda kalıntı bir tür. Yani tarih öncesindeki bir canlıyla karşılaşmak gibi bir hissiyat uyandırıyor. 12 bin sene öncesinden beri ülkemizde olan bir türden bahsediyoruz. Hakkında sadece bir tane kayıt olan, başka hiçbir şey bilinmeyen bir canlı. Bunun tekrar ortaya çıkarılmasında yer almak benim için büyük bir heyecandı. Hayvan resmen kürk giymiş gibiydi, soğuğa karşı dayanıklı bir hali vardı. Bu kelebek, beyaz zemin üzerine nakışlar işlenmiş bir kelebek, üzerinde kırmızı, kahverengi, siyah desenler ağırlıkta ama alt zemini beyaz. Daha yaygın olan yakın akrabaları var. Onlardan farkı da bu beyaz noktaları."
Yoğurtcuoğlu, emek sarf ederek bilinmeyenlerin peşinde dağa tırmanmanın kolay olmadığını belirterek, "Oradayken 3 bin 500 metreden sonra attığınız her adım vücudunuzda bir işkence gibi etki bırakır. Nefes almanız zorlaşır ve nereye gittiğinize dair fikriniz de yoktur, sadece bir öngörüyle oradasınızdır. O yüzden, ilk bulduğunuz an hayatta yaşayabileceğiniz en güzel anlardan biri oluyor." ifadelerini kullandı.