Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından tüm yurtta çeşitli etkinliklerle kutlanan Kutlu Doğum Haftası Erzurum Kapalı Spor Salonunda düzenlenen özel bir programla final yaptı.
Oldukça yoğun ilginin gösterildiği final gecesine Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez konferans verdi.
Bu etkinliğe başta Ağrı Valisi Sayın Dr Mehmet TEKİNARSLAN olmak üzere İl Müftüsü Sayın İbrahim GEMİCİ, il Vaizleri Nuri ARSLAN ve Murat SARI, İl Müftülüğü Din Hizmetleri Şube Müdürü Feyzullah SELVİ, Hac ve Umre İşleri Şube Müdürü Ömer ULUÇAY da katıldı.
“Hz. Peygamber, Din ve Samimiyet” konulu bir konferans veren Diyanet İşleri Başkanı Görmez, bir hafta boyunca tüm yurtta Peygamber coşkusunun yaşandığını belirterek, “Bizim millet olarak sevgi merkezli bir peygamber tasavvurumuz var. Biz millet olarak sadece Kuran'ı okuyup Müslüman olmadık, bize kitabı getiren Peygamberi ve ashabını severek Müslüman olduk. Bizim çok farklı bir Peygamber sevgimiz, sevdamız var. Bizim o sevgiyi bilgiye dönüştürmemiz gerekiyor. Bizim bu sevgiyi, sevdayı Peygamberimizi bilmeye, onu anlamaya, onun örnek hayatını kendi hayatımıza örnek olarak almaya dönüştürmemiz gerekiyor.
Peygamberimizi sadece sevmek yeterli değil. Onu sevmenin yolu ona mevlit okumak, kaside, ilahi, şiir yazmak demek değildir. ‘Sevdim seni ya Resulallah, yandım ya Resulallah’ demek değil, onu sevmenin yolu onun gibi yaşamaktır. Onun gibi doğru olmak, onun gibi dürüst olmak, onun gibi ahlaklı olmak, onun gibi ahde vefa göstermek demektir. Onu sevmenin yolu onun yaptığı gibi çocuklara sevgi göstermek, anne babaya iyi davranmak demektir. Onun gibi bir komşu, onun gibi bir dost, onun gibi bir akraba, bir eş, bir evlat olmak demektir.Kutlu doğum haftalarının asıl gayesi Peygamberimizi anmaktan ziyade anlamaktır…Samimiyetimizi gölgeleyen, Müminler arasındaki kardeşliği yok eden, yüreklerde açılan kara delikler, samimiyetimizi ortadan kaldıran ana hastalıklar şunlardır, yüreğin inceliğini, rikkatini ortadan kaldıran kin… Kalbin arılığını, saflığını, temizliğini ortadan kaldıran öfke… Yürekleri işgal eden intikam… Kalbin yüceliğini alıp götüren kibir… Fevkinde kudret tanımayan güç tutkusu… Yığınla mal tüketmekle övünen servet tutkusu… Her şeyi mübah gören acımasız rekabetler… Merhametsizlikler üzerine kurulu saadetler… Ahlakın gücüne inanmayı terk edip gücün ahlakına teslim olmak… Kendisinden başkasını yok sayan sorumsuzluk… Ahireti yok sayan dünyevileşme… Bütün bunlar yüreklerimizi işgal eden samimiyetimizi ortadan kaldıran kötülüklerdir. Peygamberimizin en büyük hasleti affedici olmasıdır. Bizlerde birbirimize karşı affedici olmalıyız.”
Bu kutlu doğum haftalarımızın asıl gayesi onu anmaktan anlamaya doğru hareket etmektir. Sadece bu salonlarda anmak değil, bu haftadan başlayarak onun hayatını okuyarak nasıl bir medeniyet inşa ettiğini okumak gerekir. Yeryüzünün bedevi bir toplumundan nasıl medeni bir toplum inşa ettiğini okumak gerekir. Hakkı, adaleti nasıl ayakta tutmaya başladığını, ahlakı ve fazileti insanlığa nasıl yaymaya çalıştığını anlamalıyız ve böyle okumalar yapmalıyız. Asıl marifet budur. ” dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı Türk Tasavvuf Musikisi Korosu programa katılanlara Hz. Peygamberi anlatan eserlerden oluşan bir konser verdi.