Mustazaflar Cemiyeti Ağrı Şubesi, düzenlediği programda şahadetinin 92’nci yılında Şeyh Said Hazretlerini andı.
Sunuculuğunu Suat Çelik’in yaptığı program Hafız Hüseyin Akyürek’in okuduğu Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Mustazaflar Cemiyeti Ağrı Şube Başkanı Arif Yılmaz bir teşekkür konuşması yaptı. Yılmaz konuşmasında Şeyh Said’i her yıl düzenledikleri etkinliklerle yâd ettiklerinden bahsederken katılımcılara teşekkür etti.
Programda Grup Vahdet sanatçıları tarafından Şeyh Said için bestelenen ezgiler seslendirilirken, Eğitimci Faysal Aslan da bir konuşma yaptı.
Faysal Aslan yaptığı konuşmasında öncelikle Şeyh Said Hazretlerinden bahsederek,’’ Şeyh Said Efendi’den söz ederken ilk başta O’nun hayatından kısaca söz etmek, bilgi vermek lazım. Çünkü resmi tarih bize Şeyh Said Efendiyi öyle bir anlatıyor ki sanki Şeyh Said Efendi kendi tekkesinde, zaviyesinde oturmuş insanlara zikir yaptırıyor, daha sonra ‘haydi kalkalım’ demiş gibi birisi olarak gösterilmeye çalışılıyor. Kesinlikle Şeyh Said Efendi böyle birisi değildi. Şeyh Said Efendi, muhaddis ve müfessirdir. Şeyh Said Efendi, Yunan Felsefesini Arap-İslam Felsefesini, Kelam ve diğer İslami ilimleri bilen bir Nakşibendi lideridir.
Şeyh Said Efendi, mal bakımından kendisinse mal getirenlerin malına muhtaç bir insan da değildi. Mahmut Teriz Efendinin en büyük oğlu olan Şeyh Said Efendi mal mülk sahibiydi.’’dedi.
‘’ ‘Bunlar dini yok etmek istiyor. Bunlara karşı mücadele etmek farzdır.’ ‘’
Aslan konuşmasının devamında şeyh said kıyamının nasıl başladığından bahsetti. Şeyh Said’in, dini yok etmek isteyenlere karşı mücadelenin farz olduğunu söylediğine vurgu yapan Aslan,’’ Albay Halit Efendi Meclis’te görev alan Kürt siyasetinin önde gelenlerinden biridir. O ve Yusuf Ziya Bey gelip Şeyh Said Efendi ile görüşürler. Şeyh Said Efendiye Ankara’da olup biteni anlatırlar. Ankara’da ki hükümetin nasıl dine karşı düşman olduğunu, aslında bağımsızlık mücadelesinin savaşta kazanılmış ama masada kaybedildiğini bağımsızlık mücadelesinin, Lozan’da batılılara verilen sözlerle tamamıyla ortadan kaldırıldığını söylemişleridir. Sadece Kürtler değil Türkiye’de yaşayan her Müslüman aslında kazandığını zannederken bütün İslami kazanımlarını, bazılarının eliyle maalesef batıya karşı kaybettiğini, Kendi vatanında şehitlerinin kanıyla elde ettiği topraklarda inancı yüzünden, ezilen, horlanan, kimliği yok edilmeye çalışılan insanlara dönüştürüldüğünü Albay Halit Bey ve Yusuf Ziya Bey bunu Şeyh Said Efendi’ye anlatmışlardır. Şeyh Said Efendi ise bunun üzerine,‘Bunlar dini yok etmek istiyor. Bunlara karşı mücadele etmek farzdır.’demiştir. Bir müddet sonra Albay Halit Bey ve Yusuf Ziya Bey Ankara hükümeti tarafından gözaltına alınır ve bunlarla bağlantısı olduğu düşünülen Şeyh Said Efendiyi de ifade vermeye çağırırlar. Fakat Şeyh Said Efendi hep mazeret bildirir, ifadeye bir türlü gitmez. Çünkü Şeyh kıyam için çalışmalarda bulunmaktadır. Fakat Allah’ın Takdiri istenmeyen bir zamanda kıyam patlak verecektir.’’dedi
‘’Marks’ın, Lenin’in çocukları kendilerini Şeyh Said Efendiye nispet etmesinler.’’
Aslan konuşmasının devamında Şeyh Said Hazretlerinin davasının Kürt milliyetçiliği olmadığına değinerek, Şeyh Said’in kendini emperyalizme satmış olan insanların şerrinden korumak içim kıyam ettiğini söyleyerek şunları ifade etti,’’Kalkıp da Şeyh Said Efendinin ismini kullanarak Kürt milliyetçiliği yapıp Kürtleri, İslam dininden uzaklaştırmaya çalışanlara verilecek en güzel cevap İslam dinine sımsıkı sarılmaktır. Elhamdülillah biz Marks ve Lenin’le yola çıkmadık. Elhamdülillah biz aziz İslam dininde ve Şeyh Said Efendinin çizgisindeyiz ve öyle yola çıktık. Kalkıp da Marks’ın, Lenin’in çocukları kendilerini Şeyh Said Efendiye nispet etmesinler. Onunla yakından uzaktan bir alakaları yoktur.
Şeyh Said Efendinin davası Kürt milliyetçiliği değildir. Evet, millidir, halkı içindir. İslam’dan uzaklaşmış olan bir yönetimin şerrinden kendi halkını korumaktır
Şeyh Said Efendi, dindar Kürt halkını batının egemenliğine girmiş, kendini emperyalizme satmış olan insanların şerrinden korumak içim kıyam etmiştir. Bir emperyalistin emrinden çıkıp başka bir emperyalistin emrine girmemiştir. Müslüman Kürtleri İslam dairesinde tutmak ve her zaman Hz Muhammed’in yolundan gitmek için bu kıyam olmuştur. Şeyh Said’i mahcup etmemek, onun gösterdiği yola sarılmaktır.’’
‘’Her Müslüman Kürt Şeyh Said Efendiyi kalbinde taşımaktadır.’’
Aslan konuşmasını sonlarına doğru Şeyh Said’in mezar yerinin olmamasının nedenlerine değinirken, Şeyh Said’in bir kıyam önderi olduğuna dikkat çekti.’’Düşmanları Şeyh Said Efendi’den korktular ki O’nun bir mezar taşının olmasına bile izin vermediler. Ahmet Süreyya adındaki Başsavcıya vasiyetinde mezarının yapılmasını söylemiştir. Parasını da kendi malından karşılayacağı konusunda imza atmıştır. Ama Ankara hükümeti O’na bir mezar taşı bile vermemiştir. Çünkü korkmuşlardır. Mezar taşının olması O’nun davasını yürütenler için bir birleşme bir buluşma noktası olabileceğinden dolayı sadece dirisinden değil cenazesinden bile korkmuşlardır. Şeyh Said Efendinin bir mezarı olmamıştır ama bütün Müslüman Kürtler onu kalbine gömmüştür. Her Müslüman Kürt Şeyh Said Efendiyi kalbinde taşımaktadır. O’nun davası her Müslüman Kürdün davasıdır. Sadece Kürdistan’da değil, Şeyh Said Efendinin misyonu, vizyonu, kıyamı bütün Ortadoğu’da yankılanmıştır. Ortadoğu’daki her İslami hareket mutlaka Şeyh Said Efendiden kendisine bir pay almıştır. Şeyh Said Efendi, tüm dünyaya İslamı hakim kılmak için kıyam eden bir önderdir, tıpkı Hz Hüseyin gibi.’’
Program Cemal Arvas Hoca’nın yaptığı dua ile sona erdi.