Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen "117. Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı"nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı konuşmada, "Türkiye'nin en büyük şanssızlığı, çapsız, ruhsuz, plansız, projesiz ama bir o kadar da muhteris bir ana muhalefet partisine sahip olmasıdır. Anamuhalefet partisi, programı ve gayretiyle milletimizin gönlünü kazanarak iktidara gelmek yerine, AK Parti ve şahsımızla birlikte Türkiye'nin de kaybetmesi pahasına yönetimi ele geçirme anlayışıyla hareket ediyor. Dil, normal bir muhalefet dili değil adeta bir terör örgütü dili." dedi.
"Anamuhalefetin şu andaki dili terör örgütünün dili"
Anamuhalefetin şu andaki dilinin terör örgütünün dili ile aynı olduğunu belirten Erdoğan, "Tavırlar aynı. Benim milletim bunu yutar mı? Allah'ın izniyle yutmaz ve yutmayacak. Ülkemizi, attıkları her adım, söyledikleri her söz, uyguladıkları her politikayla Türkiye düşmanları ve terör örgütleri ile aynı safta oldukları intibası veren bu anlayışın insafına terk edemeyiz." ifadelerini kullandı.
"Bu millete hizmette laubalilik yapanı kenara koyacağız"
"Daha çok çalışarak, en iyi kadroları göreve getirerek, daha çok proje üreterek, icraat yaparak milletimizden aldığımız desteği daha da yukarılara çıkarmanın gayreti içinde olmalıyız." diyen Erdoğan şuları kaydetti:
"Bunu sadece partim için söylemiyorum. Teknokratıyla, bürokratıyla bu yürüyüşe ayağını uyduramayan kim varsa, başta bakan arkadaşlarım olmak üzere, bunların hepsini kenara koymamız lazım. Bakanlarımızın bu konudaki kararlılığı çok önemli. Bu yürüyüşe ayak uyduramıyor mu, kenara koyacağız. Engel mi oluyor, kenara koyacağız. Bu millete hizmette laubalilik mi yapıyor, kenara koyacağız. Bu millete hizmette kalkıp da afedersiniz her türlü yolsuzluğa bulaşan mı var, kenara koyacağız. Buralarda dikkatli olmaya mecburuz."
"Merkezi farklı bir yer"
"Birinci Dünya Savaşı ve İstiklal Harbimiz döneminde Arakan Müslümanları bizim zaferlerimiz için dua etmişlerdir" diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bununla kalmamış gazetelere ilanlar vermişlerdir. Düzenledikleri yardım kampanyalarında topladıkları paraları ülkemize göndermişlerdir. Bu ülkede bulunan şehitliklerimizde İngilizlere esir düşerek o bölgedeki kamplara gönderilmiş binlerce askerimiz metfundur. Esir kamplarındaki askerlerimiz, bölge halkıyla çok iyi münasebetler kurmuş, hatta bir kısmı savaş bittikten sonra orada kalmayı tercih etmiştir. Görüldüğü gibi Arakan bizim için meçhul bir yer, hiçbir ilgilimizin olmadığı bir coğrafya değildir.
Arakan'daki sıkıntının uzun geçmişi olan, karmaşık sebepleri bulunan, farklı hesaplarla sürekli kaşınan meselelerden kaynakladığını elbette biliyoruz. Medyada, özellikle de sosyal medyada dolaşan görüntülerin, resimlerin, haberlerin pek çoğunun da Arakan ile ilgisi yoktur. Bunu da bilmemizde fayda var. Bu resimlerin bir kısmı bizdeki Gezi olayları ve bölücü örgütün çukur eylemleri dahil dünyadaki pek çok hadisede kullanılmıştır. Merkezi, farklı yerdir."
Erdoğan, bölge ile ilgili provokasyonların sadece medya ile sınırlı olmadığına işaret ederek, bir anda ortaya çıkan ve arkası karanlık silahlı örgütlerden yerel devlet güçlerinin hukukla, insanlıkla bağdaşmayan davranışlarına kadar pek çok sorunun birlikte yaşandığının altını çizdi.
Rohingya diasporasının da bu meselede zaman zaman farklı kaygılarla hareket ettiğini bildiklerini ifade eden Erdoğan, tüm bunlara rağmen orada milyonlarca insanın mağduriyetine yol açan gelişmelerin yaşandığının bir hakikat olduğunu söyledi.
"Arakan'da yıllar süren insani dramın bilinmesini istemediler"
Erdoğan, Arakan'da Birleşmiş Milletler dahil neredeyse hiç bir uluslararası kuruluşun ve yardım örgütünün faaliyet göstermesine izin verilmemesinin yaşanan hadiselerin vehametini ortaya koyduğunu söyledi.
Arakan'da yıllar süren insani dramın bilinmesinin, gündeme gelmesinin asla istenmediğini belirten Erdoğan, geçen ramazan ayında bölgede yardım faaliyeti yürütebilen tek kuruluşun TİKA olduğunu dile getirdi.
Son gelişmelerin ardından yaptıkları görüşmelerde TİKA'nın bölgedeki yardım faaliyetlerini sürdürmesini temin ettiklerine dikkati çeken Erdoğan, dün TİKA Başkanı Serdar Çam ile görüştüğünü, TİKA'nın Arakan'daki kamplara bin ton yardım göndereceğini söyledi.
Bangladeş'e sığınmak zorunda kalan Arakanlı Müslümanların yaşam koşullarını yerinde incelemek amacıyla 7-8 Eylül'de Bangladeş'i ziyaret edecek heyette eşi, oğlu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya , AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ravza Kavakcı Kan'ın da yer alacağını söyleyen Erdoğan, ikinci etapta 10 bin ton yardım gönderileceğini, yardımların içerisinde gıda, ilaç ve kıyafetlerin de olacağını kaydetti.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda da yapacağı bütün görüşmelerde, konuşmalarda Arakan'ın önemli bir gündem maddesi olacağını belirten Erdoğan, "Arakan meselesini hem Kazakistan'da yapılacak İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'nde de dile getireceğiz, etraflıca ele alacağız. Myanmar yönetimini bu meselenin insani bir zeminde çözümü konusunda teşvik etmeyi sürdüreceğiz. Arakan Müslümanlarının bölgesel hesapların kurbanı olmaması için hem kendimiz çalışacağız hem de tüm uluslararası mekanizmaları harekete geçireceğiz." dedi.
Şu ana kadar 30'a yakın ülke liderini aradığını, Arakan konusunda görüştüğünü ifade eden Erdoğan, özellikle İslam dünyasının liderleriyle görüşmelerinde bu konudaki hassasiyetler noktasında da çağrıda bulunduğunu anlattı.
"Bu mazlum halk"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu mazlum halk, bölge üzerinde hesabı olan iki gücün arasında ezilmeyi kesinlikle hak etmiyor. Toprağın altındaki doğalgaz, petrol yatakları ve kıyılardaki limanlar için mücadele edenlerden tek isteğimiz, bunu masum insanların canı, kanı ve geleceği pahasına yapmayınız. Dünya, Suriye ve Irak'ta yaşanan hadiseler başta olmak üzere zaten yeteri kadar acıya, zulme, katliama şahit oluyor. Bunlara yenilerinin eklenmesini bir parça vicdanı ve ahlakı olan hiç kimsenin istemeyeceğine inanıyoruz. Bunun için diğer mazlumlarla birlikte Arakan'daki Müslümanlara sahip çıkmayı, sesleri olmayı, yardım elimizi uzatmayı sürdüreceğiz."
"Kitle imha silahları üzerinden yürütülen bir kavganın kazananı olmaz"
Erdoğan, "Kuzey Kore'nin füze denemelerinden kaynaklanan gerilimi de yakından ve endişe ile takip ettiğimizi belirtmek istiyorum. Japonya ve Güney Kore gibi dostlarımızı bire bir ilgilendiren bu krizin en kısa sürede çözülmesi dileğimizdir. Kitle imha silahları üzerinden yürütülen bir kavganın kazananının olmayacağı açıktır. Bizlere 'Sakın ha kitle imha silahı yapmayın' tavsiyesinde bulunanlar kimler? Ellerinde en güçlü kitle imha silahı bulunduranlar bizlere 'Sakın ha' diyorlar. Tamam da sizdekiler ne olacak?" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti:
"Böyle bir kavgada zararı taraflar değil tüm insanlık görecektir. Kuzey Kore'yi bir an önce gerilimi tırmandıran eylemlerden ayrıca vazgeçmeye davet ediyoruz."
"Avrupa Birliği'nin bizi itham etmesi katlanılabilir bir durum değildir"
Türkiye'nin, resmi devlet politikası olan Avrupa Birliği üyeliği stratejik hedeflerinden vazgeçmediğini dile getiren Erdoğan, "Önce aday üyelik, ardından tam üyelik müzakerelerinin başladığı günden beri üzerimize düşen görevleri yerine getirdik, getiriyoruz. Biz görevimizi yaptık. Avrupa Birliği'nden kaynaklı gecikmeleri, bu reformların aynı zamanda kendi vatandaşlarımızın demokratik ve ekonomik standartlarını yükselteceği inancıyla mesele etmedik ve yolumuzda ilerledik. Ancak ülkemize verdiği sözleri yerine getirmeyen Avrupa Birliği'nin dönüp bir de bizi itham etmesi, açıkçası katlanılabilir bir durum değildir." dedi.
"Türkiye'yi seçim meydanlarında meze yapmaya çalışanlara fırsat vermeyeceğiz"
Şu anda adım atması gereken tarafın Avrupa Birliği olduğu ifade eden Erdoğan, "Ya sözlerini tutup tam üyelik sürecinin önünü açacaklar ve düzensiz göçün önlenmesiyle ilgili yükümlülüklerini yerine getirecekler ya da çıkıp 'Biz Türkiye ile yola devam etmek istemiyoruz.' diyecekler. Başka bu işin çıkışı yok, kusura bakmasınlar. Türkiye'yi seçim meydanlarında meze yapmaya çalışanlara bekledikleri fırsatı vermeyeceğiz, bunu böyle bilsinler." şeklinde konuştu.
"Tahammül edemiyorsanız çıkın mertçe söyleyin"
Erdoğan, Almanya'dan gelen 'Türkiye'nin AB üyeliğine karşı' oldukları yönündeki açıklamalara ilişkin şunları kaydetti:
"AB organlarından ve Avrupa ülkelerinden Türkiye'ye karşı olan politikalarında sahici ve samimi olmalarını istiyoruz. Neymiş, Türkiye'nin AB üyeliğine karşıymışlar, engelleyeceklermiş filan falan seçimden sonra müracaatı yapıp. AB'den de sesler gelmeye başladı. Ne diyorlar? 'Belirleyici olan Almanya değil, bu bir birliktir, dolayısıyla karar beraber alınır.' Hayırlı olsun ya bir an önce alın şu kararı. Şayet Türkiye'nin AB ile olan mevcut ilişkisine bile tahammül edemiyorsanız çıkın bunu mertçe söyleyin ve gereğini yapın mertçe."