Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Can Akın Çağlar, sigorta sektörünün ilk 6 ayı ve son dönemlerde yaşanan sel ve depremlere ilişkin düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, sektörde 63 şirketin bulunduğunu, 39’unun hayat dışı alanda, 22’sinin emeklilik ve hayat alanlarında, 2’sinin de reasürans alanında hizmet verdiğini kaydetti.
131 milyar liralık aktif büyüklüğe ulaşan sektörün temsilcileri olduklarını ifade eden Çağlar, şunları söyledi:
“2016 yılında 40,5 milyar lira prim üretmiş vaziyetteyiz. 2017’nin ilk yarısında ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12 artışla 23,1 milyar lira prim ürettik. Yılın geri kalanını böyle tamamlarsak yaklaşık yüzde 15’lik büyüme ile yılı tamamlayacakmışız gibi gözüküyor. Bireysel Emeklilik Sistemimizde 71 milyar liralık fon büyüklüğüne ulaşılmış vaziyette, 6,8 milyon kişi bu sistemde yer alıyor. 2011-2016 yılları itibarıyla bakıldığında sektörün sürekli enflasyonun üzerinde reel bir büyüme gösterdi. Bu yeterli büyüklüğe ve penetrasyona ulaşmamış olmakla birlikte yılda ortalama yüzde 15’lik büyüme gerçekleştiriyoruz. 2016 yılı itibarıyla yaklaşık 35 milyar lirasını hayat dışı branşlardan yaklaşık 5 milyar lirasını da hayat branşlarından toplamda 40,5 milyar liralık büyüklüğe ulaşmış bir sektörüz.”
Çağlar, ekonomiye sağladıkları fonların 106 milyar liraya ulaştığını aktararak, bunun 41 milyar lirasının kamu iç borçlanma senetlerine, 24 milyar lirasının vadeli mevduatlarda bankacılık sektörüne destem amacıyla kullandıklarını, 22 milyar lirasını sermaye piyasası araçlarına tahsis ettiklerini, özel sektörün uzun vadeli finansmanını desteklemek amacıyla 8 milyar liralık özel sektör borçlanma enstrümanlarını kullandıklarını, diğer değerli madenler ve diğer finansal enstrümanlar çerçevesinde yaklaşık 11 milyar lirayı bu alanlara tahsis ettiklerini anlattı.
“Trafik sigortasındaki zararı Ayşe teyzenin evinin poliçesinden finanse ediyoruz”
Çağlar, milyarlarca dolarlık yatırımların arkasında sigorta olmazsa bu yatırımların finanse edilemeyeceğini belirterek, yüksek büyüme potansiyeline sahip sektörün, ekonomiye fon sağladığını ve teminat sağlama rolüyle başta mega projeler olmak üzere GSYH’nin 35 katı (90 trilyon lira) sigorta güvencesi verdiğini vurguladı.
Sektörün tazminat ödemelerine de değinen Çağlar, geçen yıl sektörün toplam 23,4 milyar TL tazminat ödediğini dile getirdi.
Çağlar, 74 bin vefat eden sigortalının 1,1 milyar lirası kimseye yük olunmadan sektör tarafından kredi borçlarının kapatılmasında kullanıldığını anlatarak, “Geçen yıl 11,1 milyon işlemi bir anlamda elle işlemişiz, dosya olarak önümüze gelmiş. Bunu güne vurduğumuzda 2016 yılının iş günleri olarak bakıldığında günde 93,6 milyon lira sektör tazminat ödemiş. 2017 yılının ilk çeyreğine bakıldığında günde 46 bin 400 adet hasar gerçekleşti ve buna karşılık sektörün günde 108,8 milyon TL ödeme yapıldı.” diye konuştu.
DASK’ın bugüne kadar 173 milyon lira hasar ödediğini, TARSİM’in ise son birkaç yılda ödediği rakam 3 milyar lira olduğunu ifade eden Çağlar, sözlerine şöyle devam etti:
“Trafik sigortasındaki 11 yıllık zarar 7,3 milyar liraya ulaştı. Trafik sigortasında 2012 ve 2015 yıllarında zararın diğer ürünlerdeki karlılığı da götürdüğü dönem oldu. Trafik sigortasındaki bu zararı aslında Ayşe teyzenin evinin poliçesinden veya Anadolu’daki bir KOBİ’nin poliçesinden finanse ettiğimizin farkındalığının altını çizmek istiyoruz. Trafik sigortasından kar etmeyi beklemiyoruz ama çok zarar eden nokta olduğu zaman diğer ürünlerin fiyatlarını artırarak bu zararı giderdiğimiz için birinin yükünü diğerine transfer etmek gibi içsel bir rahatsızlığı da yaşıyoruz. Bundan dolayıdır ki fiyatların serbest tarifeye göre yürümesini arzu ediyoruz. İyi ve kötü sürücünün ayrımının yapılmasını istiyoruz. Öyle sürücüler var ki bir yıl içerisinde 3’ten fazla kaza yapmış.”
Çağlar, trafik sigortasında 2017 yılının ilk 6 ayında prim üretiminin bir önceki yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 11 azaldığını, poliçe sayısının ise yaklaşık yüzde 5 artışla 8,6 milyona çıktığını belirterek, enflasyon da göz önüne alındığında trafik poliçelerindeki indirimin reel anlamda yaklaşık yüzde 30’lara ulaştığını kaydetti.
Yaşanan kazaların yüzde 11’inin, 80 bine yakın ve 3’ün üzerinde kaza sayısına sahip sürücülerden kaynaklandığına dikkat çeken Çağlar, trafik sigortasında arzu edilen kalıcı fiyat istikrarı için bu kazaların azaltılması yanı sıra kötü sürücüler için yüksek prim uygulanması gerektiğini vurguladı.
“Tavan prim uygulamasıyla sektörün zararının 2,3 milyar TL’ye ulaşmasını bekliyoruz”
Çağlar, tavan prim uygulamasıyla sektörün zararının 2,3 milyar TL’ye, tahmini hasar-prim oranının yüzde 125’e çıkmasını tahmin ettiklerini belirtti.
Bireysel Emeklilik Sistemi’ndeki (BES) otomatik katılıma değinen Çağlar, “1980 yılında 1 emekliye 3,3 çalışan bakıyordu, bugün 1 emekliye 1,95 çalışan bakmaktadır, 2020’de 1 emekliye 1,60 çalışan bakabilecek.” dedi.
BES’te katılımcı sayısının 6,8 milyona, fon büyüklüğünün de devlet katkısı dahil 71 milyar TL ulaştığını ifade eden Çağlar, bu yıl başlatılan otomatik katılım ile 26 Temmuz 2017 itibariyle sisteme giren 6 milyon çalışanın 2,6 milyonunun sistemde kaldığını, cayma/çıkış oranının da yüzde 57 olduğunu söyledi.
Çağlar, otomatik katılımda cayma oranının yüksekliğinin işveren katkısının olmaması, teşviklerin hak ediş sürelerinin uzun olması, sistemin işçi ve işveren düzeyinde yeterli derecede tanıtılamadan devreye alınması, cayma süresi sonrasında çıkış yapılamayacağı yönünde yanlış bir algının olmasından kaynaklandığını kaydetti.
“5 gün içerisinde ihbarı yapmayınca hakkını kaybetmiş gibi bir durum yok”
Çağlar, 2016 yılında meydana gelen afetlerin yüzde 92’sinin iklim değişikliğinden kaynaklandığını belirterek, şunları kaydetti:
“Dünyada iklim değişikliğinden kaynaklanan hasarların tutarı 37 milyar dolara ulaşmış vaziyette. 18 Temmuz’daki İstanbul’daki selde, 7 bin adet hasar dosyasıyla 116 milyon TL, 21 Temmuz’daki Gökova depreminde 800 hasar dosyasıyla 12 milyon TL, 27 Temmuz’daki İstanbul’daki sel ve doludan 22 bin hasar dosyasıyla 168 milyon TL hasar ihbarı ile karşı karşıyayız. Bu hasar rakamının belki de 2 kat artmasını beklemek gerekir. 5 gün içerisinde ihbar edilmesi bizim müşteri ile yaptığımız sözleşmenin bir doğalıdır. Ama Ticaret Kanunun 1420. Maddesinde 2 yıllık hak düşürücü süre vardır. 5 gün içerisinde biz hasarın büyümesini önlemek adına normal zamanlarda bunu ifade ederiz. Ama 5 gün içerisinde ihbarı yapmayınca hakkını kaybetmiş gibi bir durum yoktur. Hiçbir sigorta şirketimiz böyle bir uygulamaya gitmez. Sigorta poliçeleri sanıldığı kadar pahalı değil.”