Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunca hazırlanan "Kendi Dilinden FETÖ-Örgütlü Bir Din İstismarı" raporunun ardından yayınlanan konuşmasında, raporda yer verilen din istismarına yönelik çarpık görüşlerini savunmayı sürdürdü.
Politik Psikoloji Derneği Genel Sekreteri Rifat Serav İlhan, yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığınca hazırlanan "Kendi Dilinden FETÖ-Örgütlü Bir Din İstismarı" raporunun Gülen tarafından oluşturulan örgütsel doktrin, dünya görüşü ve inanç sistemindeki çelişkileri, çarpıklıkları ortaya koyduğunu belirtti.
Raporunun yayınlanmasından kısa bir süre sonra, örgüt elebaşının, rapora sözde cevap niteliği taşıyan ve sosyal paylaşım sitelerinde servis edilen bir konuşma yaptığını ifade eden İlhan, örgüt elebaşının örgütsel doktrinini koruma ihtiyacı duyduğunu söyledi.
Gülen'in, yaptığı konuşmayla bir anlamda kendisini savunma ihtiyacını da ortaya koyduğunu belirten İlhan, şunları kaydetti:
"FETÖ elebaşının bu konuşması ve rapora sözde yanıtında, esasen diğer terör örgütleri ile kült yapılanmalarda da neredeyse evrensel olarak görülen bazı teknik özellikler mevcut. Kullanılan dil ve içerik, temel olarak örgütün doktrini ve inanç sisteminin meşruluğunu koruyucu, örgüt üyelerinin itaatini devam ettirmeye dönük, dinleyicileri ve bağlılarında eleştirel ve sorgulayıcı düşünceyi kısıtlayıcı ve durdurucu işlev taşımaktadır. Bir nevi FETÖ elebaşı sapkın öğretisini koruma peşinde. FETÖ, Moon tarikatı, Mormonlar, PKK, El-Kaide, DEAŞ ve DHKP-C gibi totaliter bir ideoloji ve doktrine sahip kült ve terör örgütlerinin tipik dili, eleştirel ve sorgulayıcı düşünceyi durduran klişelerden oluşur. Kompleks ve uzun soluklu, insana ait sorunlar, olaylar, açık, belirgin indirgeyici, tanımlayıcı tabirlere, anlatım tarzına, sözlere, kolaylıkla ezberlenebilecek ve kolaylıkla ifade edilecek şekilde sıkıştırılır."
İlhan, Gülen'in örgüte karşı başlatılan mücadele dönemini, tıpkı diğer terör örgütleri gibi klişe, basitleştirici, kutuplaştırıcı, indirgeyici bir dil kullanarak tanımladığını dile getirdi.
Terör örgütü elebaşı Gülen'in, konuşmasında günümüzü, "Süfyaniler çağı" olarak tanımladığını, kendisini ve örgütünü bunlara karşı mücadele edenler safına yerleştirdiğini anlatan İlhan, "Gülen, raporun içeriğindeki tespitlerden bahsetmek yerine, raporu farklı bir bağlamda yeniden çerçevelemekte, resmi hükümet ile Türk toplumunun örgütle ilgili olumsuz kanaatlerini ve mücadeleye olan desteğini, genel olarak en başta kendince gayrimeşru, şeytani bir kategoriye yerleştirmeye çalışmaktadır. FETÖ, örgüt üyelerine raporun içindekilere çok fazla takılmamaları gerektiğini tembihlemekte. Örneğin FETÖ' ye karşı oluşan genel toplumsal farkındalığı, kitle psikolojisi gereği oluşan şuursuz kalabalıklar olarak tanımlamakta." değerlendirmesinde bulundu.
İlhan, FETÖ elebaşının terörist ve gayrimeşru eylemlerini, bunları meşrulaştırmak için sık sık islam ve Türk tarihindeki önemli olay ve şahsiyetlerle irtibatlandırdığını aktardı.
Örgütün, dini öğretiyi, insan iradesinin kontrolü ve tek başına bireysel karar vermesinin engellenmesi amacıyla kullandığına dikkati çeken İlhan, şunları kaydetti:
"FETÖ üyeleri de diğer kült ve terör örgütü yapılanmalarında olduğu gibi, dış dünyanın ve genel toplumun liderlerinin düşüncelerini ve ifadelerini anlayacak derecede olgun olmadıklarına, ruhsal olarak gelişmediklerine ve cahil olduklarına inanacak şekilde eğitilmekte. Örgüt üyeleri sürekli bu doktrin temelinde yetiştirilmeleri dolayısıyla, örgüt liderlerinin ifadelerindeki çelişkileri vurgulayanları, örgüt liderini anlayacak yeterli yetenekte olmamakla suçlamaktadır. Çünkü örgüt liderinin sözleri, genel toplumun anlayamayacağı düzeyde tanrısal ve kutsallık taşımaktadır. FETÖ elebaşı da beklendiği gibi Diyanet raporunu hazırlayanların cahil ve bilgisiz olduklarını belirterek örgüt üyelerinin doktrinsel bağlılıklarını korumaya devam etmektedir. Kült ve terör örgütü liderleri örgüt üyelerinin bu hassasiyetlerini ve zayıflıklarını çok iyi bilmekte ve sezebilmektedirler."