39 ülkeden 473 katılımcının yer aldığı kongrede; diyabet, obezite, lipid bozuklukları, tiroid, kemik ve osteoporoz, hipofiz, böbreküstü bezi, nöroendokrin tümörler, kadın ve erkek üreme endokrinoloji konularının ele alındığı 24 konferans ve 16 vaka tartışması oturumu ile birlikte 80’in üzerinde sözlü ve poster vaka sunumuna yer verildi.
Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısına Avrupa Endokrinoloji Derneği Başkanı ve EndoBridge® kurucusu Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Başkanı Prof. Dr. Sevim Güllü, Avrupa Endokrinoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Bilim Komitesi Başkanı Prof. Dr. Felix Beuschlein ve Amerikan Endokrin Derneği Başkanı Prof. Dr. Lynnette Nieman katıldı.
‘’Diyabet riski mikrobiyotadan anlaşılabilir’’
Bağırsaklarda toplam ağırlığı iki kilogramdan daha fazla olan 100 trilyon üzeri bakteri bulunuyor. İnsan vücudundaki genlerin yüzde 38’ini paylaşan bu bakteriler çeşitli metabolik hastalıkların gelişimine neden oluyor.
Mikrobiyota ile diyabet arasında ilişki konusunda araştırmalar olduğu bilgisini veren Prof.Dr.Yıldız, ‘’Son yıllardaki çalışmalar örneğin bağırsağınızdaki bir mikrobun artması sonrası, o mikrobun salgıladığı bir maddenin dolaşımınıza geçmesi ve sonrasında beyninizdeki iştah merkeziyle etkileşmesinin sizin ne kadar yediğinizi, ne kadar kilo alacağınızı ya da diyabet riskinizi etkileyebileceğine işaret ediyor. Ancak hayvan çalışmalarında gösterilen neden sonuç ilişkileri henüz insanlarda net olarak kanıtlanabilmiş değil ve daha fazla çalışmaya ihtiyaç var.” dedi.
Diyabet ve obezite salgın şeklinde görülüyor
Diyabet ile birlikte obezite de salgın şeklinde görülüyor. 1975’den beri dünyada obezite görülme sıklığı üç kat artarken, 2017 yılı itibari ile 1.9 milyar erişkin fazla kilolu ve bunların arasında 650 milyon kişi de obez.
Alınan gıda sayısı çeşitliliği azaldı
Geçmiş dönemlerde haftada 150 çeşitten fazla gıda alındığını ancak günümüzde bu sayının 20’nin altına indiğini belirten Yıldız, “Bunların çoğu da işlenmiş gıdalar ve toplamda mısır, soya, tahıl ve etten oluşan dört çeşit gıda tüketiliyor. Çeşitliliğin azalması mikropların da sağlıksız olduğu anlamına geliyor.’’ ifadelerini kullandı.
Son dönemde yapılan çalışmalara göre mikropların doğum anından itibaren gelişmeye başladığını ve üç yaşına kadar şekillendiğini bilgisini veren Yıldız,
‘’Normal doğum ve sezaryen, anne sütü ya da meme ile beslenme , üç yaşına kadar antibiyotik kullanıp kullanmadığınız ileri dönemde obezite riski ile karşı karşıya olup olmadığınız etkiliyor. Anne sütü ile beslenmiş, normal doğum ile dünyaya gelmiş ve üç yaşına kadar antibiyotik kullanmamış kişilerin obezite riski düşük oluyor. Bu nedenle mikropların sağlığımızı nasıl etkilediğinin araştırılması çok önemli.’’ şeklinde konuştu.
Diyabet kadınlarda hızla artıyor
Avrupa Akreditasyon Konseyi tarafından kredilendirilen kongrede bu sene öne çıkan diğer bir konunun ise ‘’Kadın ve Diyabet’’ olduğunu söyleyen Yıldız,
‘’Her 7 kişiden birinde diyabet ve her 3 kişiden birinde ise prediyabet görülüyor. Dünyada 199 milyon kadının diyabetli olduğunu ve 2040 için bu rakamın 313 milyon olacağını tahmin ediyoruz. Türkiye’de kadınlarda diyabet görülme sıklığı erkeklere göre yüzde 8, prediyabet ise yüzde 26 daha fazla.’’ açıklamasında bulundu.