Edinilen bilgiye göre olay, dün Mersin Sanayi Sitesi içinde meydana geldi. Öğle saatlerinde bir genç, birden üstü çıplak vaziyette kendini yere atarak bağırmaya başladı. Çevredekilerin ihbarı üzerine bölgeye gelen polis ve sağlık ekipleri, yerde yatıp bağıran genci sakinleştirmeye çalıştı. Ekiplerin sakinleştirme çabaları karşısında yerde çeşitli hareketler yaparak, bağırmayı sürdüren genç, uzun uğraşlar sonucunda elleri arkadan kelepçelenerek sedyeye konulup, hastaneye kaldırıldı. Şahsın görüntüleri ise bölgede bulunan bir vatandaş tarafından cep telefonuyla saniye saniye görüntülendi. Sosyal paylaşım sitelerinde hızla yayılan ve birçok yerde insanları zombiye çeviren "flakka" isimli sentetik uyuşturucuyu kullandığı söylenen gençle ilgili gerçek çok farklı çıktı.
Olayın sosyal paylaşım sitelerinde hızla yayılmasının ardından Mersin İl Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri olaya el attı. Devlet hastanesindeki tedavisinin ardından şahsı alan narkotik ekipleri, AMETEM'e götürdü. Burada şahıs, kullandığı maddenin tespiti için idrar örneği verdi. Yapılan test sonucunda şahsın esrar kullandığı, başka hiçbir uyuşturucu madde kullanmadığı ortaya çıktı. Şahsın Gaziantep'te yaşayan ailesinin yanından 3 gün önce Mersin'e geldiği, daha önce bazı psikolojik tedaviler gördüğü iddia edildi. Ayrıca şahsın ifadesinde insanların dikkatini çekmek için böyle bir şey yaptığını da söylediği öğrenildi. Genç, polis ekipleri tarafından Gaziantep'te yaşayan ailesine teslim edildi.
"ZOMBİ YAPAR DİYE LANSE EDİLMESİ DE HATALI"
Üsküdar Üniversitesi Bağımlılık Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÜSBAUMER) Müdürü Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, "flakka" adlı sentetik uyuşturucunun "insanı zombi gibi yapıyor" şeklinde lanse edilmesinin, gençlerde daha fazla merak uyandırabileceği uyarısında bulundu.
İstanbul Beyin Hastanesi Bağımlılık Merkezi (AMATEM) Koordinatörlüğü görevini de yapan Prof. Dr. Dilbaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 10 yıl önce sentetik maddelerin piyasaya sürüldüğünü, bu tür maddelerin son yıllarda hızla çeşitlendiğini söyledi.
Birkaç yıl önce bonzaiden dolayı birçok gencin hayatını kaybettiğini anımsatan Dilbaz, "Kara paranın bulunduğu bir alan olduğu için türleri çok hızlı değişiyor. Birkaç sene önce 'flakka' dediğimiz uyuşturucu türü ortaya çıktı. Aslında bu maddeyi 'insanı zombi gibi yapıyor' şeklinde lanse ettiğinizde, gençlerin ilgisini çekiyor. Çünkü gençlik dönemi insanların en uç şeyleri merak ettiği bir dönem." dedi.
Gençlik dönemindeki insanların her şeyi çok çabuk merak edebildiğini ifade eden Dilbaz, medya organlarını ve yetkilileri bu konuda dikkatli olmaya çağırdı.
Dilbaz, 'Flakka'nın sentetik uyuşturucu olduğunu vurgulayarak, "Bu madde, insanda ciddi bir ajitasyon yapıyor. İçinde bazı sentetik maddeler de var. Sonuçta küçük paketler halinde kolaylıkla insanlara ulaştırılabiliyor. Gençlerde, kullanıldığında kafa buldurması, halüsinasyona yol açması ve onlara adeta farklı dünyalar yaşatması durumu, onların ilgisini çekiyor. Bu insanlar bazen üstlerini başlarını parçalıyor, tanımadığı insanlara saldırabiliyor ama sonuçta kalp krizine yol açıp, kişinin ölümüne yol açabiliyorlar. Bence en önemli kısmı bu. " ifadelerini kullandı.
Ailelerin bu maddeyi kullanım etkisine bağlı olarak tespit edebildiğini ve ebeveynlerin şüphelenebilmesi için kullanıma şahitlik etmesi gerektiğini aktaran Dilbaz, gençlerin arkadaş grubunu değiştirmesinin, aileden gittikçe uzaklaşmasının, kişilik özelliklerinin değişmesinin, sessiz ve sakinken aniden dışa dönük olmasının ya da bir anda mutsuz olmasının yanı sıra okul başarısının düşmesinin, sıkı sık enfeksiyon geçirmesinin de madde kullanımının anlaşılmasını kolaylaştırdığını bildirdi.
"Bağımlıkların yüzde 90'ı sigarayla başlıyor"
Dilbaz, ailelerin çocuklarındaki değişiklikler konusunda uyanık olması gerektiğinin altını çizerek, şöyle devam etti:
"Bağımlıkların yüzde 90'ı sigarayla başlıyor. Ona alkol eşlik ediyor. Alkolden sonra gençler alt kültürün bir parçası oluyor. Gece gezmeleri başlıyor, böylece eğlence biçimleri değişiyor. Hayatlarına esrar giriyor. Sonra da sentetik tarzı diğer maddeler yaşamlarına girmiş oluyor. Aileler, önce 'Çocuğuma neler oluyor?' diye olaya bakmalı. Kendisiyle iletişime geçtiğinde de 'Sen bir şey kullanıyor olabilirsin. Bunu bizimle görüşebilirsin. Biz sana yardımcı olabiliriz' diyerek, onu sorgulama, suçlama ve kızma yerine tedaviye yönlendirici bir adım atmaları daha doğru olacak."
"(Flakka, bonzaiden daha kötüdür ya da daha iyidir) şeklinde bir sınıflandırma çok uygun değil." diyen Dilbaz, sentetik uyuştucunun genel olarak benzer etkiler yapabildiğine işaret etti.
Dilbaz, bonzai çeşitlerinin hızlı artması nedeniyle idrarda saptanmasının zor olduğunu, ailenin gençlerdeki problemi anlamasının ve tedavi sürecinin bu nedenle geciktiğini belirterek, "Hastanemizde en ileri tetkikler kullanarak, hemen hemen tüm var olan uyuşturucu türlerini belirleyebiliyoruz. Tabii ki her gün başka bir şey çıkıyor. Her tür, yeni bir tehlike demek." değerlendirmesini yaptı.
Şimdiye kadar "flakka" kullanan bir bağımlıya rastladığını aktaran Dilbaz, "Flakka kullanan gencin aslında denildiği gibi zombi gibi bir davranışı yoktu, fakat saldırganlığı vardı." dedi.
"Türkiye'ye 'havuz kimyasalı' adı altında giriyor"
Emekli emniyet mensubu ve Bağımlılık Danışmanı İsa Altun ise "flakka" maddesinin ilk defa Brezilya'da ortaya çıktığını, daha sonra ABD'den çeşitli yollarla Türkiye'ye getirildiğini ifade etti.
İstanbul'daki gümrüklerden bazı maddeler adı altında uyuşturucunun geçtiğine dikkati çeken Altun, "Flakka'nın ham maddesinin Türkiye'ye özellikle havuz kimyasalı adı altında girdiğini duyuyorum. Zaten şekil itibarıyla limon tuzuna benziyor. Gümrükten binlerce mal geçtiği için bunları denetlemek çok mümkün değil ama bu konuda çok büyük bir titizlik sergilenmesi gerekir. Flakka'nın, havuz kimyasalının yanı sıra 'gübre, şampuan ve temizlik yapımında kullanılan madde' denilerek, Türkiye'ye giriş yaptığı şeklinde bilgiler var." ifadelerini kullandı.
Altun, gençlerin uyuşturucu maddeler konusunda bilinçli olması, "bir kereden bir şey olmaz" fikrinden tamamen vazgeçmeleri gerektiğini söyledi.
"Seferberlik ilan edilmeli"
Flakka'yı bir kez kullananlar arasında dahi ölenler olduğunu vurgulayan Altun, bu türün beyindeki nöronları ve sinir sistemini bozduğuna dikkati çekti.
Altun, kan basıncını artırarak, nabzın yükselmesine neden olan flakka'nın kalp krizine yol açtığını, ana akım medyada konuyla ilgili kamu spotları yayınlanması gerektiğini dile getirdi.
"Bu ne esrar, ne bonzaiye ne de başka bir maddeye benziyor." diyen Altun, uyuşturucunun Türkiye'nin gençlerini hedef alan bir proje olduğunu belirtti.
Uyuşturucunun ölümcül etkileri konusunda seminerler düzenlenmesi, aile, okul, kamu kurumları ve medya ortaklığında seferberlik ilan edilmesi gerektiğinin altını çizen Altun, "Çünkü eğer gençlerinizi uyuşturucuya kurban ederseniz, en büyük kaynağınız elden gitmiş olur." şeklinde konuştu.