CEMAL AŞAN - Van'da "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 16 sanığın yargılandığı davanın gerekçeli kararında, terör örgütü KCK'ya, devlet organlarına paralel yapısı nedeniyle "Paralel Devlet Yapılanması" denilebileceği belirtildi.
Van 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen, 15 sanığın 12 yıl altışar aya kadar hapisle cezalandırıldığı KCK davasının gerekçeli kararı hazırlandı.
Kararda, terör örgütü PKK ve KCK'nın organik bağlantı içinde olduğu, KCK'nın yapılanması bakımından PKK'nın amaç ve stratejisini benimsediği vurgulandı.
Kararda, "KCK'nın PKK ile organik bağlantısı, açıklanan amaç ve stratejisi, hiyerarşik yapısı, üye sayısı, sahip olduğu silahlı ve zorlayıcı gücü itibarıyla devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden cebren ayırmaya yönelik amaç suçu gerçekleştirmeye elverişli silahlı terör örgütü niteliğinde bulunmaktadır" ifadesine yer verildi.
- "Devlet sistemi şerik kabul edemez"
Bütün devletlerin anayasaları bulunduğu, devlet olmanın ölçütlerinden birinin de anayasa olduğu aktarılan kararda, şunlar belirtildi:
"Devlet olmak için öncelikle bir ülkenin mevcudiyeti gereklidir. Ayrıca, bu topraklar üzerinde bir sistemin kurulması ve bu sistemin şerik kabul edemez durumda olması gerekir. Ülke topraklarında 30 seneden fazla insanların can ve mal emniyetini ihlal eden ve zorbalıkla belirli bir güç elde eden terör örgütü PKK, bu kazanımlarını devam ettirmek gayesiyle PKK-KONGRAGEL adı altında yasama meclisi kurmuş, bu meclis tarafından da KCK sözleşmesi adı altında anayasa kabul edilmiştir."
"KCK sözleşmesi" adı altında hazırlanan sözde anayasanın incelenmesi durumunda içeriğinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'ndan farklı olmadığının görülebileceğine işaret edilen kararda, anayasanın uygulanabilmesi için öncelikle bir ülke ile bu ülkede birbirine bağlı ve ortak yaşam düşüncesine sahip insanlar bulunması gerektiği, bu şartların yerine getirilmemesi durumunda anayasa metinlerinin ciddiyetinden bahsedilemeyeceği vurgulandı.
- "KCK, kanserli hücre misali"
Kararda, terör örgütü PKK'nın sözde yasama meclisince kabul edilen KCK anayasasında ülke, yurttaş ve devlet gibi unsurların eksik olduğu bildirildi.
Kararda şu ifadelere yer verildi:
"KCK, sistem olarak bir devlet yapılanması olmakla birlikte devlet olmaktan çok uzak, insan vücudundaki kanserli hücre misali, beyni tanımayan ve başına buyruk hareket eden ve devlet iddiasında bulunan bir sistemdir. Dolayısıyla sistemleri devlet sistemi olan, kendine ait ülkesi, kendine bağlı vatandaşı bulunmayan, kendine ait olmayan toprak üzerinde egemenlik kurmaya çalışan ve dolayısıyla devlet olmanın temel ögeleri eksik bu sisteme devlet içinde devlet veya kamuoyunun yakından bildiği bir tabir olan ve olayımıza denk düşen devlet organlarına paralel yapısı nedeniyle 'Paralel Devlet Yapılanması' demenin uygun olacağı kanaatine varılmıştır."
Kararda, sanıkların paralel yapılanma içinde faaliyet gösteren suçlular olduğu belirtilerek, "Gerçek bir devletin varlığı halinde faaliyetleri suç sayılamayacak olan sanıklar, devlete ait faaliyetleri siyasal parti çatısı altında yürütmeye çalışmışlar ve legaliteyi sağlamaya çalışmışlardır" görüşüne yer verildi.
- Sözde mahkemeler kurup, vergi toplamışlar
Sanıkların faaliyetlerinin dayanak noktasını KCK sözleşmesinin oluşturduğu aktarılan gerekçeli kararda, sözleşmede belirtilen halk mahkemelerinde hakim ve komisyon başkanı olarak faaliyet gösterdikleri, güçlerini de silahlı unsur PKK'dan aldıkları kaydedildi.
Sanıklardan bazılarının, "devletmiş" gibi arkasına örgütün korkutucu gücünü de alarak vergi topladığı aktarılan kararda, sanıkların kendilerine verilen bu asli sorumluluklarının yanı sıra terör örgütünün amaç ve ideolojileri doğrultusunda üzerilerine düşen vazifeleri icra ettikleri aktarıldı.
Gerekçeli kararda şunlar kaydedildi:
"Devlet organlarının işleyişine paralel şekilde düzenlenen KCK Paralel Devlet Yapılanması'nın ülkesi, milleti ve devleti bulunmadığından, yapmış oldukları faaliyetler bağlı bulundukları ülkenin yasalarına göre değerlendirilir ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na göre devlete şerik koşmak suçtur ve ceza kanunlarında bu faaliyetlerin cezaları belirlenmiştir. Somut olayda, sanıkların yargılamaları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi içtihatları ve kanundaki usullere riayet edilerek yapılmıştır.
Gizli tanık delili, sanık haklarını kısıtlamasından dolayı hüküm için yeterli kabul edilmemiş ve maddi delillerle teyit edildiği ölçüde itibara alınmış, diğer deliller usule riayet edilerek değerlendirilmiştir. Sanıkların savunmaları usulüne uygun alınmış ve adil yargılama ilkesinden ayrılmayarak yargılama yapılmış ve sanıkların yukarıda belirtilen cürümleri işlemiş oldukları anlaşıldığından ve anlatılan gerekçelerle 'PKK/KCK terör örgütü üyesi' olduklarından, işledikleri fiillerin karşılığı olan 3713 sayılı kanun hükümleri gereği cezalandırılmaları yoluna gidilmiştir. Bu cezalar sanıkların işledikleri fiiller ve yürüttükleri faaliyetler gözetilerek cezanın bireyselleştirilmesi yoluna gidilmiştir."
- Olay
Eski Van İl Genel Meclisi Başkanı Semira Varlı'nın da aralarında bulunduğu 16 şüpheli, Van Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla 26 Kasım 2012'de gözaltına alınmış ve "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan tutuklanmıştı.
Sanıklar hakkında Van 2. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılmış ve 19. duruşmada sanıklardan İsmail Demir, Sait Kantarcıoğlu, Hüseyin Dağ ile Veysel Keser'e 12 yıl altışar ay, Naif Oğraş, Memet Naim Işık, Fevziye Şiran, Meral Güngör'e 11 yıl üçer ay, eski İl Genel Meclisi Başkanı Semira Varlı'ya 10 yıl, Naci Erkol, Senar Elter, Adil Adıyaman, İbrahim Alkan, İshak Arslan'a 7 yıl altışar ay, Selahattin Bozkurt'a 6 yıl 3 ay hapis cezası verilmişti.