İMAN VE İSLAM’IN TEZAHÜRÜ: FAYDASIZ ŞEYLERDEN UZAK DURMAK
Aziz Kardeşlerim!
Bayramınız, Cumanız Mübarek Olsun. Müminler olarak bizleri bu kutlu bayram gününe, bu Cuma vaktine eriştiren, bizlere bayram sevinci lütfeden Yüce Rabbimize hamd olsun. Bizlere imanı ve İslam’ı, ibadeti ve ahlakı, hamdi ve şükrü öğreten Peygamber Efendimize salat ve selam olsun.
Kardeşlerim!
Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede şöyle buyuruyor: “O müminler, gıybet, dedikodu, yalan gibi sözleri işittikleri zaman, ondan yüz çevirirler. ‘Bizim yaptıklarımızın sorumluluğu bize, sizin yaptıklarınızın sorumluluğu da size aittir. Selam olsun size. Bizim cahillik edenlerle işimiz yok’ derler.”1 Peygamber Efendimiz (s.a.s) de okuduğum hadis-i şerifte şöyle buyuruyor: “Kendisini ilgilendirmeyen söz, tutum ve davranışlardan uzak durması, kişinin iyi bir Müslüman olduğunun göstergesidir.” 2
Kardeşlerim!
Bugün, iki bayramı bir arada yaşadığımız büyük bir gün… Bugün, kaynaşmamız, birbirimize kardeşliğimizi daha fazla hissettirmemiz için Rabbimizin bize armağan ettiği sevinç günü... Bugün, telbiyelerin tekbirlere, dua ve niyazlara karıştığı feyizli ve bereketli bir gün…
Aziz Müminler!
Bayramlar, sadece neşe, eğlence ve tatil günleri değildir. Bayramlar, aynı zamanda müminin hayatını anlamlandıran, onu Rabbine ve kardeşlerine yaklaştıran günlerdir. Bu günler, huzur ve mutluluğun müminler arasında paylaşılarak arttığı; hüzün ve kederin yardımlaşarak azaltıldığı günlerdir. Müminler olarak bizler, bayramımızı bu şuurla idrak edeceğiz. Bayramın ve hayatın her anını Rabbimizin rızasına uygun söz ve davranışlarla değerlendirmeye çalışacağız. Zira mümin, kendisine, çevresine, insanlığa faydası olmayan söz, tutum ve davranışlardan uzak duran kimsedir.
Kardeşlerim!
İman etmek, sorumluluğu üstlenmektir. Bu anlamda bizlere verilen her nimet, bir şükrü gerektirir. Bizlere lütfedilen her imkân, beraberinde bir sorumluluk getirir. Bu imkanları Rabbimizin rızası ve insanlığın hayrı doğrultusunda kullanmak ve korumak, bizim en büyük sorumluluğumuzdur. Bu anlamda dilimiz, yalana değil, doğruya dönmelidir. Sözümüz, batıla değil, hakka tercüman olmalıdır. Gözümüz, fitne ve fesadı değil, ıslah ve huzuru aramalıdır. Elimiz, şerre değil, her daim hayra uzanmalıdır. Zihnimiz, çevremize kötülük ve çirkinlik değil, iyilik ve güzellikler saçmalıdır. Gönlümüz, kin ve nefret değil, sevgi ve muhabbet yaymalıdır.
Kardeşlerim!
Allah Rasulü (s.a.s) şöyle buyurmuştur. “Kıyamet gününde insanoğlu, şu beş şeyden hesaba çekilmedikçe Rabbinin huzurundan bir yere kımıldayamaz: Ömrünü nerede ve nasıl tükettiğinden, gençliğini ne şekilde geçirdiğinden, malını/servetini nereden kazanıp nerelere harcadığından, bildiği ile amel edip etmediğinden.”3
Muhterem Müslümanlar!
Bu hadisten de anlaşılacağı üzere hepimiz bir hesap vaktine doğru hızla yol alıyoruz. Bu yolculukta sermayemiz, bir saniyesi bile boşa geçirilemeyecek kadar değerli olan ömrümüzdür. Bu yolculukta en büyük gücümüz, Allah’a olan iman ve teslimiyetimizdir. Kazanımlarımız, hayır ve iyiliklerimiz, salih amellerimizdir.
Bütün bunları israf etmek, beyhude tüketmek ise bizim en büyük kaybımız ve hüsranımızdır. Hayat yolculuğumuzda bize düşen, boş söz, tutum ve davranışlardan uzak durmaktır. Zira mâlâyani olarak isimlendirilen boş söz ve faydasız davranışlar, öncelikle zihnimizi gereksiz yere meşgul eder; kişiliğimizi ve itibarımızı zedeler; zamanla bizleri esir alır. Dünyamıza da ahiretimize de yararı olmayan meşguliyetler, bizlere hayır, bereket ve güzellik kazandırmaz. Aksine vaktimizi öldürür, ömrümüzü tüketir.
Kardeşlerim!
Günümüzde zaman tuzağı olan faydasız bazı televizyon programları, internet siteleri, oyunlar, adeta bir mâlâyani sektörü meydana getirmiştir. Dünya ve ahirete bir katkısı olmayan bu tür meşguliyetler, kişiyi kendisinden, Rabbinden ve çevresinden uzaklaştırmaktadır. Kardeşlerine yabancılaştırmaktadır. Oysa mümin, ancak iki âleme de yararlı olan salih amellere yöneldikçe zamanın bereketini hisseder. Mümin, ancak insanlığına yakışan söz, tutum ve davranışlar sergiledikçe erdemli bir birey olur, yücelir ve saygı görür.
Aziz Kardeşlerim!
Hutbemi Peygamberimiz (s.a.s)’in öğrettiği şu duayla bitirmek istiyorum: “Allah’ım! Kulağımızın kötülüğünden, gözümüzün kötülüğünden, dilimizin kötülüğünden, kalbimizin kötülüğünden sana sığınırız.”4 Bizleri bunlardan muhafaza eyle Ya Rabbi!