10 Mart 2020 Salı 21:36
Erdoğan Brüksel dönüşü müjde verdi!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın değerlendirmeleri şöyle:

İdlib’de yaşanan gelişmeler ve mülteci krizinin yeni boyutlara ulaşması üzerine kapsamlı bir diplomasi trafiği başlattık. Yoğun bir telefon diplomasisinin ardından AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov Türkiye’ye geldi. Ardından İdlib’de geçici ateşkesi sağlamak amacıyla biz Moskova’ya gittik ve geçici ateşkesi sağladık.

Bugün de hem İdlib’deki durumu hem de mülteci meselesini ele almak için Brüksel’e geldik. Fakat meseleyi sadece bu iki konudan ibaret görmüyoruz. Bu yüzden kapsamlı bir hazırlık yaptık. Hem NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg hem de AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu güvenlik tehditlerini ele aldık.

NATO ve AB ilişkilerimizi nasıl güçlendirebiliriz diye müzakerelerde bulunduk. Burada hem NATO’nun hem de AB’nin üzerine düşen görevlerin olduğunu muhataplarımıza ilettik. 28 Şubat’ta NATO’yu acil toplantıya çağırdık ve taleplerimizi resmi olarak ilettik.

11 Mart Çarşamba günü yapılacak NATO toplantısından olumlu bir netice çıkmasını bekliyoruz.

AB Başkanlarıyla yaptığımız görüşmede Türkiye-AB ilişkilerini geniş bir perspektiften ele almamız gerektiğini söyledim. Bu bağlamda 18 Mart 2016 tarihli Türkiye-AB Mutabakatının gözden geçirilerek güncellenmesi, Gümrük Birliğinin güncellenmesi, Schengen konusunun halledilmesi, müzakerelerin canlandırılması ve yeni fasılların açılması, mülteciler için vaat edilen 3+3 toplam 6 milyar avro fonun hızla aktarılması ve ilave fon temini konuları üzerinde durduk.

AB Başkanları 18 Mart Mutabakatı çerçevesinde Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve AB’nin yavaş hareket ettiğini kabul ettiler. Bu süreci hızlandırmak için ortak bir çalışma yapılacak, teknik ve siyasi ekipler bir yol haritası çıkaracak.

Türkiye tarafında Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu, AB tarafında Yüksek Temsilcisi Josep Borrell bu süreci yürütecek. 26 Mart’taki AB Liderler Zirvesine kadar bu çalışmanın ilk ürünlerini vermesini öngörüyoruz. Tabi bunun için AB tarafının hızlı hareket etmesi gerekiyor. AB Başkanları bu yönde bir iradeye sahip. Umarım üye ülkeler de bu sürece destek verirler.

Sıkıntıların temel sebeplerinden biri aramızdaki diyalog kanallarının etkin bir şekilde kullanılmaması. Bu yönde atılacak adımlar süreci hızlandıracaktır. Avrupa’nın büyük fotoğrafı görmesi gerekiyor. Enerjiden terörler mücadeleye, göç ve mülteci krizinden güvenliğe kadar her alanda dayanışmaya ve iş birliğine ihtiyacımız var.

Uyum içinde hareket edersek Türkiye de AB de daha güçlü ve güvenli olur. Bu manada İdlib, Suriye ve mülteci krizi bizden daha ziyade AB için bir irade ve liderlik testidir. Bizim İdlib’de büyük bedeller ödeyerek ateşkes sağladığımız ve sivilleri koruma altına aldığımız bir dönemde AB de üzerine düşeni yapmalıdır.

İdlib ateşkesinin uygulanması ve mülteci krizine kalıcı bir çözüm bulunması herkesin menfaatinedir. Netice olarak AB ile yeni bir süreç başlatabiliriz. Bunun için biz pek çok adım attık. Bundan sonra da atmaya devam edeceğiz. AB’nin de bu kararlılığı ve siyasi vizyonu göstermesi halinde mesafe almamız mümkün hale gelecektir. 

NİSA EFENDİOĞLU: Bazı AB ülkeleri sığınmacı çocukların ülkelerine kabulüne ilişkin kararlar aldı. Örneğin Almanya, Yunanistan ve Yunan adalarında bulunan 14 yaş altındaki kimsesiz, özellikle de kız çocuklardan 1.000 ila 1.500’ünün ülkelerine kabul edileceğini açıkladı.

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Öncelikle bu karar ve özellikle rakam hakkında neler söylemek isterseniz? Sizce neden sadece kimsesiz çocuklar seçiliyor? Bunun arka planında asimilasyon politikası fikri de yatıyor olabilir mi? 2016 yılında yaklaşık 10.000 mülteci çocuğun Almanya’da kaybolduğu ortaya çıkmıştı.

Buna benzer bir durum Almanya’daki Türk ve göçmen çocuklarında da yaşanıyor.  Bu durum kuşkuları artırıyor. Sizce arka planda başka niyetler olabilir mi?

Bu yeni bir konu değil. Maalesef Almanya’da bu yoğun bir şekilde devam eden bir süreç. Ama şu anda bu uygulamanın detayını tam olarak bilmiyoruz. Biz cuma günü için aslında bir adım atacaktık. Gerek Sayın Merkel gerekse Sayın Macron İstanbul’a gelecekti.

Hatta Boris Johnson’ın da gelme durumu söz konusu. Tabi şu anda gerçekleşmedi. Çünkü pazar günü Fransa’da yerel seçimler olması hasebiyle önümüzdeki hafta salı günü bu buluşmayı gerçekleştireceğiz ve salı günü İstanbul’da bir araya geleceğiz.

Eğer Boris Johnson da gelebilirse bu zirveyi dörtlü, gelmezse üçlü olarak yapacağız. Bu ifade ettiğiniz konuyu orada da Şansölye Merkel ile görüşme şansımız olacak. 

Son Güncelleme: 10.03.2020 22:15
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.