Yahudilerin Filistin'e yerleştirilmesini reddeden ve Yahudilerin "Bize bu toprakları sat" teklifine "Vatan toprakları satılmaz. Kan akıtılarak kazanılan vatan toprakları ancak kan akıtılarak verilir" sözüyle cevap veren II. Abdulhamid nasıl bir oyunla tahttan indirildi? Yine "Ben Filistin ve Kudüs'te Yahudilere yerleşim izni vermediğim için tahttan indirildim" diyen II. Abdülhamid, sürgünde olduğu Selanik'ten şeyhine nasıl bir mektup yazdı ve neyi anlattı?
Müslümanların İsrail ve Yahudi düşmanlığının Filistin'de yaşanan insanlık dramından kaynaklandığını anlatan ve Osmanlı'nın, Yahudileri, Batı'nın kanlı elinden kurtardığının altını çizen Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Tarihçi Doç. Dr. Caner Arabacı, Haber7'den Samet Tunçer'e çapıcı ve bir o kadar da ilginç açıklamalar yaptı.
Arabacı, Batı'nın, Yahudileri İslam dünyası içinde nasıl kullandığını, nasıl İslam ülkelerinin başına bela edildiğini ve II. Abdülhamid'in nasıl oyun hazırlanarak tahttan indirildiğini anlattı.
ABDULHAMİD'İN TAHTTAN İNDİRİLDİĞİ KARANLIK OPERASYON
II. Abdülhamid'in İttihatçılar tarafından Osmanlı ordusuna getirilen avcı taburları tarafından tahttan indirildiğini anlatan Arabacı, "II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesi 2.Meşrutiyet'ten sonradır. Abdulhamid 27 Nisan gibi tahttan indirilir. 31 Mart Vakası Osmanlı tarihinin son dönemlerinin en karanlık olaylarından biridir. Abdulhamid 31 Mart Vakası'ndan dolayı sorumlu tutulur ama enteresan bir şeydir. 31 Mart olaylarını çıkaran avcı taburlarıdır. Avcı taburları 3.ordu içinden meşrutiyeti korumak üzere İstanbul'a ittihat ve terakki tarafından getirilip yerleştirilen askeri birliklerdir. Avcı taburlarının kullanılarak isyanın başlatılması oyun içinde oyundur. Tahttan indirildiğini tebliğe gelen ekibin içinde Emanuel Karasudiye Selanikli Yahudi bir ittihat terakki milletvekili vardır. Esat Toptani bir Arnavut ırkçısı Balkan harbinde Osmanlı devletine büyük ihanet eden adamlardan biridir. Abdulhamid'e 1909'da tahttan indirildiğini tebliğe gelenlerden ikisi bunlardır. Yani Abdülhamid 33 yıllık bir devlet başkanlığından sonra böyle karanlık bir operasyonla Osmanlı devletinin başından indirilir. Ardından gelen yönetimler de Kudüs-Filistin yöresine Yahudi yerleşimini kolaylaştırmışlar. Tüm engelleri kaldırmışlar. O Abdulhamid titizliğini göstermemişlerdir. Abdulhamid'in tahttan indirilip götürülüp hapsedildiği yer de Selanik'te bir Yahudi'ye ait Alatini köşkü'dür. İşte Abdulhamid şeyhine yazdığı Filistin mektubunu burada sürgün hayatı yaşarken kaleme alır ve Filistin'i vermediği için Yahudiler tarafından tahttan indirildiğini anlatır" diye konuştu.
SİYONİSTLERLE İŞBİRLİĞİ YAPAN EKİP
Jön Türkler'in Siyonist ekiple işbirliği yaparak II. Abdülhamid'in tahttan indirildiğini ifade eden Arabacı, "Abdulhamid'in özellikle Theodor Herzlbaşkalığındaki Siyonizm grubun planlarına karşı duruşu tahttan indirilme sürecinde tam bir cezaya dönüşür. Ancak cezayı görünürde verenler Siyonist ekip değildir. Ama onlarla iş birliği yapan Jön Türklerdir. Filistin ve Kudüs yöresini Yahudi yerleşime açma Abdulhamid'in tezine ters bir uygulamadır. İsrail'in ya da Siyonist Yahudilerin Kudüs bölgesine yerleşmesiyle ilgili çok net iddialar var. Mesela Abdulhamid'ten yerleşme izni istediklerinde Abdulhamid'in teklifleri var. 'Neden Kudüs civarı? Anadolu'ya veya Mezopotamya'ya yerleştirelim' der. İşte bu dönem Rusya'nın 3 milyon Yahudi'yi ülkesinden sürdüğü dönemdir. Theodor Herzl de '3 milyon insanımızı nereye yerleştireceğiz. Osmanlı Devletiyle çatışmadan bunu halletmeliyiz' der. İlk önce Madagaskar tarafını düşünürler ama tutmaz. Geleneksel Siyonizm ile siyasi Siyonizm Kudüs bölgesinde örtüştürülür. Vaatlerde bulunarak, basını kullanarak Osmanlı'dan izin alamayınca bu tavrı sürdüren Osmanlı yönetimini cezalandırma tarzına dönüştürürler. İçeriden yardım eden Jön Türklerdir"şeklinde konuştu.
İŞTE ABDÜLHAMİD'İN O MEKTUBU
İşte 31 Mart olayıyla İttihatçılar tarafından tahttan indirilip Selanik'e gönderilen Sultan II. Abdülhamid'in, bu dönemde Suriye'deki şeyhi Mahmut Ebu Şamat'a yazdığı Filistin mektubundan dikkat çeken satırlar:
"Ancak ve ancak 'Jön Türk' ismiyle maruf ve meşhur olan İttihat Cemiyeti'nin rüesasının tazyik ve tehdidiyle Hilâfet-i İslâmiyeyi terke mecbur edildim. Bu ittihatçılar, Arazi-i Mukaddese ve Filistin'de Yahudiler için bir vatan-ı kavmî kabul ve tasdik etmediğim için ısrarlarında devam ettiler. Bu ısrarlarına ve tehditlerine rağmen ben de katiyen bu teklifi kabul etmedim. Bilâhare yüz elli milyon altun İngiliz lirası vereceklerini vaat ettiler. Bu teklifi dahi katiyen reddettim ve kendilerine şu sözle mukabelede bulundum: 'Değil yüz elli milyon İngiliz lirası, dünya dolusu altın verseniz bu tekliflerinizi katiyen kabul etmem! Ben otuz seneden fazla bir müddetle Millet-i İslâmiye'ye ve Ümmet-i Muhammediye'ye hizmet ettim. Bütün Müslümanların ve salatin ve Hulefa-i İslâmiyeden aba ve ecdadımın sahifelerini karartmam ve binaenaleyh bu tekliflerinizi mutlaka kabul etmem' diye kat''î cevap verdikten sonra hal'imde ittifak ettiler. Ve beni Selanik'e göndereceklerini bildirdiler. Bu son tekliflerini kabul ettim ve Allah Teâla'ya hamd ettim ki ve ederim ki; Devlet-i Osmaniyye ve Alem-i İslâm'a ebedî bir leke olacak olan tekliflerini, yani Arazi-i Mukaddese ve Filistin'de Yahudi devleti kurulmasını kabul etmedim. İşte bundan sonra olan oldu. Ve bundan dolayı da Mevlâ-yı Müteal Hazretlerine hamd ederim."