1989 Yılından bu yana “KUTLU DOĞUM HAFTASI” olarak Diyanet İşleri Başkanlığı öncülüğünde çeşitli etkinliklerle kutlanan Yüce Peygamberin(SAV) doğum yıl dönümü programları Ağrı ilimizde başladı.
Bu yılın ana teması olan “Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı ” adlı konferans Ağrı Kültür ve Kongre Binası konferans salonunda gerçekleşti. Çok muazzam ilginin olduğu programa konuşmacı olarak Diyanet İşleri Başkan yardımcısı sayın Prof. Dr. Hasan Kamil YILMAZ katıldı. Ağrı Valisi Sayın Musa IŞIN ile diğer bürokrat ve Stk temsilcileri de iştirak ettiler.
Program İstiklal Marşı ve Hafız Yunus Adem BAĞAR’IN Kuran-ı Kerim tilavetiyle başladı. 2015 yılı Kutlu doğum sinevizyon gösteriminden sonra Ağrı Müftüsü Sayın İbrahim GEMİCİ açış konuşması yaptı. Konuşmasında sayın GEMİCİ şöyle dedi: “ 1989’dan beri idrak ve ihya edilen bu hafta Hz Peygamberi anlama ve hayata yansıtma haftasıdır. Bizler Elhamdulillah çok şanslıyız. Liderimiz ve tek önderimiz Hz Muhammed(sav)’dir. Yirmibirinci asır Müslümanları olarak onu anlatıyoruz fakat anlamak da gerekmektedir. Bugün İslam dünyası Onu hakiki manada anlasaydı günümüz müslümanı ve İslam dünyası bu sıkıntılı durumda olmayacaktı. Bu hafta Hz Peygamber’in etrafında farklılıklarımızla yeniden kenetlenme haftası olmalıdır. Bu programların asıl sebebi bu farkındalığı oluşturmaktır. Bu yıl hocaların hocası Kıymetli hocamız Prof. Dr. Hasan Kamil YILMAZ hocamızı davet ettik. O da bizi kırmadı ve sizin adınıza kendisine çok teşekkür ediyorum. Programımıza hepiniz hoş geldiniz.”
Ağrı Valisi sayın Musa IŞIN ise selamlama konuşmasında şunları dile getirdi: “ kıymetli hemşerilerim sizi böyle kenetlenmiş gördükçe daha çok seviniyorum. Size hizmet aşkımı daha da artırıyorsunuz.Allah Teala sizden razı olsun. Bizler bir çok “Bir”lerin etrafında kenetlenmişiz. Rabbimiz bir, Peygamberimiz, kitabımız, kıblemiz, vatanımız idealimiz birdir. Coşkun Peygamber sevgisi ile yaşıyoruz. Bu sevgi olduğu müddetçe Allah Teala bizi her türlü afet ve musibetlerden muhafaza edecektir. Hiç kimse sırtımızı yere koyamayacaktır. Bizler Ahmed-i Hani’nin yolundayız. Çünkü O Hz Peygamber’in soyundan ve onun varisidir. O evliya, mütefekkir, mutasavvıf ve kutuptur. Çocuklarınızı onun ahlakıyla yetiştirin. Ona layık olmaya çalışın. Hz Peygamberin yolunda olanların yolunda olun. Bu uğurda olmaya gayret edelim. Sizden çok fazla dua istiyorum. Her ihtiyacınızda bana gelin. Sizde bir aç gecelerse o gece bana haramdır. Aramızda aç varken benim yatağımda rahat olmam haramdır. Birbirinizi Hz Peygamber’in sevgisi ile sevin. Aranıza kin ve nefret tohumlarını ekenlere fırsat vermeyin. Suriye, Afganistan ve diğer ülkelerin hali gözler önündedir. Onları bu hale düşüren devletin olmayışıdır. Ağrı İlimize teşrif eden Hocamıza ve bu organizasyonu sağlayan İl Müftümüz ve personeline çok teşekkür ediyorum.”
Müftülüğümüz İlahi Korusunun İlahi sunumundan sonra Prof Dr Hasan Kamil YILMAZ konferansına başladı. Günümüz ve İslam tarihinden muhtelif örnekler vererek şunları söyledi: “ Kutlu Doğum, Kutlu Gün ve Kutlu Nebi….maksadımız onu anmak, anlamak ve izinden gitmektir. Onun şefaatinden nail alabileceğimiz amelleri yapmaya muvaffak olmaktır. 2011 yılından itibaren Başkanlık olarak onun sosyal bir yönünü ele alarak farkındalık oluşturmaktır. Bu yıl “Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı ” konusu ile farklılıkları ile toplumda bir arada yaşamanın nasıl mümkün olduğunu anlama ve anlatma hedefindeyiz. Örneğimiz Hz Muhammed (sav) ve onun getirdiği Kitab-ı Kerim’dir. Bu anlayışı hayatlarına hakim kılan asr-ı saadeti, takipçilerini ve ecdadımızı örnek almak gayemizdir inşallah. İnsanoğlu doğmadan önce yaşadığı çevreyi, anne babasını vs seçme hakkına sahip değildir. Kimseye sorulmadı. Dolayısıyla bu özellikler ile övünme veya yerilmenin hiçbir anlamı yoktur. Kim şimdi nerede ise orada farklılıkları daha nasıl yaşama ahlakına sahip olmalıdır gayreti içinde olmalıdır. Hz Peygamber’in doğduğu döneme ve peygamberlik dönemine iyi bakmak gerekmektedir. Önceki vahşet dehşet, nemelazımcılık, eşitsizlik adaletsizlik, üstünlük kavgaları bitiyor, yerine kardeşlik başlıyor. “Kendisi için istediğini kardeşi için de isteyen” bir toplum meydana geliyor. “Hepiniz birden Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, sakın ayrılıp bölünmeyin. Allah’ın üzerinizdeki nimetini anın; hani bir zamanlar birbirinize düşmandınız, kalplerinizin arasını uzlaştırdı da, O’nu bu nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Ateşten bir çukur kenarına geldiniz de Allah sizi ondan kurtardı. Doğru yolda yürüyesiniz diye Allah size böylece ayetlerini açıklar.” (Ali İmran 103.) bu ayet ile İslam’ın ve Peygamber’in vesile olduğu kardeşlik nimeti beyan ediliyor. Resulullah, insanlığın erdemlere muhtaç olduğu bir dönemde geldi ve İlahi kelam ile sorunları çözdü. Hicretten sonra yapılan “Medine Vesikası” imzalanması Hz Peygamber’in farklılıklar ile yaşamanın nasıl mümkün oluşuna en güzel örnektir. Bununla insanlık tarihine büyük ders verdi.
“De ki: 'Ey Kitap ehli! Ancak Allah'a kulluk etmek, O'na bir şeyi eş koşmamak, Allah'ı bırakıp birbirimizi rab olarak benimsememek üzere, bizimle sizin aranızda müşterek bir söze gelin'. Eğer yüz çevirirlerse: 'Bizim müslüman olduğumuza şahid olun' deyin.” (Ali İmran 64.) ayeti ile insanları, ehl-i kitabı müşterek yaşamaya ve hayatı paylaşmaya çağırdı.
Problem çıkarmayan ehli kitaba saygı ile bakmış ve hiçbir zaman baskı uygulamamıştır. “Ve de ki: Hak, Rabbinizdendir. Öyle ise dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.” ( Kehf, 29) ayeti bunun en güzel delilidir.
Hz Peygamber’in Hıristiyanlara kendi mescidinde ibadet etmelerine müsaade etmesi, Hz Ömer’in Kudüs’ün fethinde ileride Müslümanların mescide çevirmesi endişesiyle kendisine gösterilen kilisede namaz kılmaması, Bağdat, Şam, İstanbul, Endülüs şehirlerinde camilerin yanında ehli kitaba ait ibadethanelerin de inşa edilmesi en güzel örneklerdir. Allah’ın rahman sıfatı gereği Müslümanlar da ayırım yapmadan tüm farklılıklar ile bir arada yaşamanın en güzel örneklerini sunmuşlardır. “Et-tazimü li emrillah weşşefekatü ala halkillah ( Allah’ın emirlerini saygı ile yerine getirmek ve Allah’ın yaratmış olduğu varlıklara merhamet etmek) düsturu müslümanın ahlaki vazifesidir. Sevgi ve saygıya, merhamete dayalı bir yaşam dinimizin hedeflediği yaşam biçimidir. Sevginin ilk adımı selamlaşmadır. Maalesef selamın gereği olan emniyet, barış ve sevgi yerine getirilmiyor. Bizim değerlerimizde yaratılanı yaratandan dolayı sevmek vardır. İslam’da ruhbanlık ve misyonerlik yoktur, Gönüllülük, gönülden, ayırım yapmadan hizmet etmek vardır. Yüce kitabımız merhamet merkezli okunsaydı bugün İslam adına çıkmış cinayet örgütleri olmazdı. Bizler Hoşgörü, merhamet ve emanet merkezli bir dinin mensuplarıyız. Biz birbirimize emanetiz. Sorunların çözümü İslami değerler ile gerçekleşir.”