Haksızlığa sessizlik zulme cesarettir
Eğitim-Bir-Sen Ağrı Şubesi tarfından 10 Aralık Dünya İnsan Hakları günü ile ilgili basın açıklaması yapıldı.
Şube yönetimi adına açıklama yapan Eğitim-Bir-Sen Ağrı Şube Başkanı Abdurrahman Aslan: "İnsanların var olmasını ve birlikte yaşamasını mümkün kılan hakları korumak, hayatın önceliği hâline getirmek, adalete, barışa dayalı bir dünya tasarlamak için çok önemlidir.
II. Dünya Savaşı’nda ırkçı, sömürgeci hesaplaşmalarla milyonlarca insanın hayatını kaybetmesi akabinde kabul edilen Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin üzerinden 70 yıl geçti. Bugün, insan hakları noktasında daha duyarlı olmak gerekirken, zulüm, doğrudan insanı hedef alıyor, saldırılarını alenen, daha organize ve güçlü bir şekilde sürdürüyor. Bugün hepimize düşen görev, insan haklarını gerçekten savunacak yeni ve daha işlevsel platformlar geliştirmek için çaba sarf etmektir.
İnsanlığın savaş, katliam, yıkım, sömürü düzeni gibi çok acı tecrübelerden sonra insan haklarını tüm dünyada yaygınlaştırmak, hak gaspını önlemek için yayımlanan insan hakları beyannamesi anayasalarda da yer almıştır. Buna rağmen zulüm önlenememiş, mazluma sahip çıkılamamış, sömürü durdurulamamış, hakların çiğnenmesi engellenememiştir. Oysa anayasaların insan hakları açısından gelişmişlik düzeyi, bireyin hak ve özgürlük alanını geniş tutan özelliğiyle ölçülmektedir. Tarihte de her medeniyet, bu hakları koruyup yaşanılır kıldığı ölçüde var olmuş, yasaklayıp kısıtladığı ölçüde de zayıflamış ve yok olmuştur. Tüm bu açılardan insan hakları bağlamında günümüzü değerlendirdiğimizde maalesef bir çöküşün eşiğinde olduğumuzu görmekteyiz.
Bizim medeniyetimiz insanlığı bir aile olarak görmüş, insana her zaman gereken değeri vermiş, insan haklarını saygın, korunması ve yaşatılması gereken en değerli şey olarak addetmiştir. Çünkü insan, haklarını kullandığı, iradesini tercihlerine yansıtabildiği, zulümden kendisini emin hissettiği, değerlerini yaşadığı ve yaşattığı ölçüde onurlu bir hayat sürebilir. Bu düşünceden neşet eden medeniyetimiz insanlar arasında etnik ve inanç farklılıklarını bir zenginlik olarak görmüştür. Onların özgürce yaşamalarına ve inançlarını özgürce ifade etmelerine her zaman imkân vermiştir. Medeniyetimizin geniş coğrafyalarda asırlar boyunca hüküm sürmesinde ve bugün gönül coğrafyamız olarak ifade bulmasındaki temel neden de budur.
Maalesef bugün dünyanın her yerinde insan hakkı ihlalleri yaşanmaktadır. Bu ihlaller de sıradan vakalar olarak kanıksanmış durumdadır. İnsanlık modern görünümlü barbarların saldırısı altındadır. Maddi, manevi, sosyal, siyasi, dini açıdan insan ve hak kavramları arasındaki uçurum, her geçen gün açılmakta ve derinleşmektedir. Emperyalist devletler, insan hakları kavramını kendileri açısından tavizsiz bir menfaat aracına dönüştürmekte, kendilerine yönelik bir şey olduğunda bütün dünyayı ayağa kaldırmakta, İslam dünyasında olduğunda kör ve sağır kesilmekte hatta zulmün icrasına aracılık bile edebilmektedir. Ekranlardaki dil illüzyondan, uluslararası törenlerdeki gösteriler seremoniden, protokollerdeki imzalar kayıttan öteye gitmemektedir.
Bugün, Gazze’de, Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Yemen’de, Arakan’da, Türkistan’da, Bosna-Hersek’te yaşanan acıların sebebi, emperyalist devletlerin, sadece kendi siyasi, ekonomik çıkar ve planlarına hizmet ettiği ölçüde insan haklarını kullanmadaki ikiyüzlülükleri, kendi çıkarları söz konusu olduğunda bir ülkeyi yok edecek, bir milleti toptan öldürecek pervasızlığı gösterebilmeleridir. Bizim açımızdan vahim olanı da bu zulümleri yaşayan milletlerin dağınıklığı, ümmetin zalim aktörlere karşı birlikte mücadele edememesidir.
Sessiz kalınan her zulüm, zalimi daha da cesaretlendirecektir. Unutulan, görmezden gelinen her trajedi, yeni trajedilerin kapısını aralayacaktır. Daha net bir ifade ile zulme rıza da zulümdür.
Eğitim-Bir-Sen olarak, dünden bugüne, kim yaparsa yapsın haksızlığa karşı çıktık, kime yapılırsa yapılsın mazlumun yanında olduk. Hiçbir zaman zulmü alkışlamadık, her zaman hakkı tutup kaldırdık. Güçlüyü haklı kılmak için değil, haklıyı güçlü kılmak için kurulduk. Haktan yana olmanın haksızlıkla savaşmayı gerektirdiğini haykırdık.
Haksızlıklara karşı susmadan, insan haklarına duyarlı, geleceğin dünyasını adalet ve hakkaniyet üzerine kuracak olan herkesle birlikteliğimiz ve mazlumlara desteğimiz devam edecektir. Daha adil ve yaşanılır bir dünya için ‘insan, haklarıyla bir bütündür; haksızlığa sessizlik, zulme cesarettir’ diyor, tüm insanlığı daha duyarlı olmaya ve zulme karşı birlikte hareket etmeye davet ediyoruz." dedi.