Ardahan Üniversitesi (ARÜ) İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümünce Çıldır ve Aktaş göllerinde yapılan çalışma, Kuzeydoğu Anadolu ve Kafkasya coğrafyasının binlerce yıl önceki iklimsel özellikleri ve doğal örtüsü hakkında bilgilere ulaşılmasını sağladı.
ARÜ İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Evren Erginal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çıldır ve Aktaş göllerinin, kış mevsimlerinde su yüzeyinin tamamen donmasının, göle taşınan parçaların buz altında yavaş yavaş çökerek bir katman oluşturmasıyla tarihsel iklim ve doğa araştırmaları açısından çok önemli bulgulara ulaşılmasını sağladığını söyledi.
Her iki gölün bu özelliğini dikkate alarak, göl tabanından ilk kez yaptıkları çalışmayla karot (bir yüzeyden derinlemesine kesit alınması) örneği aldıklarını ifade eden Erginal, Çıldır Gölü'nden 70 santimetre, Aktaş Gölü'nden de 61 santimetre derinlikten karot almayı başardıklarını belirtti.
Erginal, Ardahan Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) ve İTÜ-EMCOL laboratuvarları tarafından desteklenen çalışmada, karot örneklerinde yaptıkları ilk incelemelerde bölgenin geçmişteki iklimi ve doğal örtüsüne ilişkin önemli bulgulara ulaştıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Çıldır Gölü'nden aldığımız 70 santimetre, Aktaş Gölü'nden de 61 santimetre uzunluktaki karot örneğinden elde ettiğimiz sonuçlarla, bölgenin son 3 bin 300 yıldaki iklimsel salınımları hakkında bazı bulgulara ulaştık. Göle taşınan unsurlar, donan göl buzu altında yavaş şekilde göl tabanına çökerek, göl dibindeki çamurlara ekleniyor. Bu çamur içindeki taneler, mineraller ve elementler ile fosil bitki polenleri bize eski iklimsel döngüleri açıklayacak kılavuz bilgiler sağlıyor. Örneğin elimizdeki bazı bulgular, bugün ormansız olan Aktaş Gölü çevresinin bin yıl kadar önce, yani Ortaçağ ılık döneminde, göknar, kızılağaç, kayın, ladin ve sarıçamlardan oluşan ormanlık bir alan olduğunu gösteriyor.
Muhtemelen insan etkisiyle tahrip edilen ormanlar yerini zamanla labada, sinirli otu ve madımak gibi otsu türlere bırakmış. Ormandan otsu türlere geçiş, aynı zamanda küçük buzul çağı dediğimiz döneme de karşılık geliyor. Çıldır Gölü'nden elde edilen verilere göre bölgede Urartu varlığı döneminde, yani 3 bin yıl kadar önce iklim daha nemliydi ve kuraklık eğilimi, genel olarak günümüze doğru artmış."
- Gölün donması araştırmayı kolaylaştırdı
Yaptıkları araştırmada her iki gölün de kış mevsiminde donuyor olmasının, çok daha eski tarihlere ait bulgulara ulaşmalarını sağladığını vurgulayan Erginal, "Çıldır Gölü'nden aldığımız 70 santimetrelik karotun en derin kısmının radyokarbon yaşı 3 bin 300 yıllık olarak belirlendi. Bu Türkiye'deki diğer göllerde karşılaşılan bir durum değil. Çünkü 70 santimetrelik karotta normalde en fazla birkaç yüzyıl geriye gidebilirsiniz. Bu gölün tabanında ise buzlanma nedeniyle çökel birikim hızı çok yavaş" dedi.
- Hedef buzul çağa kadar inmek
Erginal, çalışmalarıyla bölgede ormansızlaşmanın ne zaman başladığını ve buzul çağının etkilerini net olarak ortaya koymayı hedeflediklerini belirterek, şunları söyledi:
"Türkiye'de yapılan çok sayıda göl araştırması, küçük buzul çağında Anadolu'da daha soğuk ve kurak koşulların yaşandığını ortaya koydu. Bunun etkilerini biz Çıldır ve Aktaş göllerinde de görüyoruz. Bu durum Osmanlı devletinin Anadolu topraklarındaki varlık sürecinde mücadele etmek zorunda kaldığı zorlu ekstrem koşulları açıklıyor. Bir sonraki hedefimiz göllerden daha derin karotlar almak ve son buzul çağın etkilerini tespit etmek."