Hutbe bilinen en kısa tanımıyla Allah’a hamd etmek için cemaate yapılan konuşma olarak kaynaklarda yer almaktadır.
Cuma Namazı ve Bayram Namazları’nda okunması farz kılınan Cuma Hutbesi için ise Diyanet İşleri Başkanlığı, her hafta bir hutbe konusu belirlemekle yükümlüdür. Her Cuma gününden önce belirlenen Cuma Hutbe’si yurt genelinde tüm camilere gönderilirken, aynı zamanda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın resmi sitesinde de yayınlanmaktadır. Yayınlanan tüm Cuma Hutbeleri’ne, diyanetin resmi sitesi üzerinde bulunan arşivden ise erişim sağlamak mümkündür.
14 Nisan 2017 Cuma Hutbesi
Cuma Namazından önce okunması farz kılınan Cuma Hutbesi’nin cemaat huzurunda okunması farzdır. Eğer bir Cuma Hutbesi cemaate karşı okunmadığı takdirde ise kabul olmaz. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın her hafta resmi sitesi üzerinden yapılan yayın ile duyurulan Cuma Hutbesi konusu ise bu hafta henüz açıklandı.
Cuma hutbesi yayınlandı...
İLİ : GENEL TARİH : 14.04.2017
HZ. PEYGAMBER VE GÜVEN TOPLUMU
Aziz Kardeşlerim!
Peygamberimiz (s.a.s), bir gün Beytullah’ın
yanındaki Safâ tepesinden Mekke ahalisine şöyle
seslendi: “ ‘Şu vadinin arkasında size saldırmak üzere
bekleyen bir ordu var.’ desem bana inanır mısınız?”
Mekkeliler hep bir ağızdan, “Evet, inanırız. Zira sen emin
bir kişisin. Güvenilir birisin. Doğruluk ve sadakat
timsalisin. Biz senin yalan söylediğini hiç işitmedik.”
diyerek karşılık verdiler. Bunun üzerine Rahmet Elçisi,
“Ben sizi elîm bir azaba karşı uyarıyorum.”1 dedi. Ve
Mekkeliler nezdinde bütün insanlığı Allah’a imana
çağırdı. İman ile eman bulmaya, yani her türlü korku ve
endişeden güvende olmaya davet etti.
Kardeşlerim!
Peygamber Efendimizin dünyayı teşriflerinin
miladi yıldönümü olan yeni bir Kutlu Doğum Haftasına
daha girmiş bulunuyoruz. Kutlu Doğum Haftası, Resûl-i
Ekrem (s.a.s)’i anmaktan anlamaya şiarıyla Diyanet İşleri
Başkanlığımızın tamamen kendi inisiyatifi ile başlattığı
ve 1989 yılından beri kutladığı bir haftadır. Kutlu Doğum
Haftası, mümin gönüllerde Peygamberimize duyulan
muhabbetin artmasına, onun insanlığa takdim ettiği
güzelliklerin daha iyi anlaşılmasına vesile olan,
milletimiz ve gönül coğrafyamızca benimsenmiş ilmi ve
kültürel bir faaliyettir. Bu hafta, hicri takvime göre idrak
ettiğimiz mevlid kandilimizin bir alternatifi değildir.
Aziz Müminler!
Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de “Biz emaneti
göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu
yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. O emaneti
insan yüklendi.”2
buyurmuştur.
Kardeşlerim!
İman nimetinden sonra Allah’ın bizlere lütfettiği en
büyük nimet emandır. Güven nimetidir. Rabbimiz,
kainatı insana emanet etmiş ve güvenli bir dünya
kurmamızı emretmiştir. İnsanın insana, komşunun
komşuya, işçinin işverene güvendiği bir dünyayı inşa
etmemizi istemiştir. Ne hazindir ki bugün insanlık bütün
bu emanetlere hakkıyla riayet edemediği için küresel
ölçekte bir güven bunalımı yaşıyoruz. Bireyler ve
toplumlar arası ilişkileri sarsan hâdiselerin bir türlü ardı
arkası kesilmiyor. Gün geçtikçe insanın insanla ve
tabiatla ilişkisi bozuluyor. Ve her geçen gün dünyamız
daha da güvensiz bir hale geliyor.
Kardeşlerim!
Etrafımıza şöyle bir baktığımızda büyük bir kargaşa
ve kaos ortamı, müthiş bir güvensizlik ve korku tablosu
ile karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Güven ihtiyacını
karşılamak için olağanüstü güvenlik önlemleri alınıyor.
Teknolojisinin her türlü imkanı seferber ediliyor.
Bugün yerküremizi kuşatan güven bunalımı öyle
boyutlara ulaşmıştır ki tüm insanlığın ortak yurdu ve evi
olan dünyamızın güvenliği de geleceği de büyük bir
tehlike altındadır. İnsanların bitmek tükenmek bilmeyen
hırs ve tamahları yüzünden tabiatın dengesi bozulmaya
başlamıştır.
Üzülerek ifade edelim ki; tüm bu yaşanan
olumsuzluklardan müminler topluluğu da kendisini
koruyabilmiş değildir. Tarihte “selam ve eman yurdu”
olarak bilinen İslam beldeleri bugün ahlak ve hukuk
tanımayan karanlık ve kuralsız savaşların pençesinde
tarumar edilmektedir.
Kardeşlerim!
İşte bütün bu gerekçelerle Diyanet İşleri
Başkanlığımızca 2017 yılı Kutlu Doğum Haftası teması
“Hz. Peygamber ve Güven Toplumu” olarak
belirlenmiştir. Düzenlenecek etkinliklerle yeniden Emin
Peygamber’in emin ümmeti olabilmek ve güven toplumu
olarak anılabilmek için mümin gönüllerde bir bilinç ve
farkındalık oluşturulmaya çalışılacaktır. Diğer taraftan
insanlığın hep birlikte güvensizlik girdabına doğru
sürüklendiği günümüzde güvenli, huzurlu, yaşanabilir bir
dünyanın inşasına katkı sağlanacaktır.
Kıymetli Kardeşlerim!
Bütün peygamberlerin ortak gayesi, tevhid inancını
insanlığa duyurmaktır. İmanı gönüllere yerleştirmektir.
İman ile gönülleri, zihinleri, bedenleri, şehirleri, ülkeleri
emana, yani güvene kavuşturmaktır. İnsanlara canın,
inancın, neslin, malın ve haysiyetin emniyette olduğu
huzurlu bir toplum takdim etmektir. Âlemlere rahmet
olarak gönderilen Peygamberimiz (s.a.s)’in de, hayatı bu
uğurda mücadele ile geçmiştir. O, iman ile emân; mümin
ile güvenilir olmak arasında sımsıkı bir bağ kurmuştur.
Mümini “Elinden ve dilinden insanların güvende
olduğu kişi”3 olarak tanımlamıştır.
Kardeşlerim!
Bugün emin peygamberin ümmeti olarak bizlere
düşen de güvenilir müminler olmaktır. Eğer bizler
güvenilir müminler olursak işte o vakit Rabbimizin
emanı, himayesi bizimle olur. O, bizi her türlü korku ve
hüzünden, endişe ve kederden korur. Eğer bizler
güvenilir müminler olursak işte o vakit çevremizden
güven bekleyebiliriz. Eğer bizler güvenilir müminler
olursak işte o zaman hanelerimiz, işyerlerimiz,
mahallelerimiz, şehirlerimiz, ülkemiz ve dünyamız
güvende olur. Zira güvende olan bir dünya ancak
güvenilir insanlar, emin müminler eliyle inşa edilecektir.
Unutmayalım ki; din güvendir. Mümin güvenilendir.
İnsanlık insana emanettir.
Kardeşlerim!
Bu vesileyle Kutlu Doğum Haftanızı tebrik
ediyorum. Bu haftanın ülkemiz, milletimiz, gönül
coğrafyamız ve bütün insanlık için hayırlara vesile
olmasını Yüce Rabbimizden diliyorum.
1 Buhârî, Tefsîr, Şu’arâ, 2; Müslim, Îmân, 355.
2 Ahzâb, 33/72.
3 Ahmed b. Hanbel, XI, 658.