Muş Valisi Seddar Yavuz, "Okullarda siyaset yapan, huzuru bozan ve özellikle çocukları terör örgütüne yönlendirmeye çalışanlara asla izin vermeyeceğim" dedi.
Eğitim öğretim yılının başlaması nedeniyle Öğretmenevi Konferans Salonu'nda düzenlenen toplantıda konuşan Vali Yavuz, okul yöneticilerinden, okulların siyaset meydanlarına dönüştürülmesine izin vermemelerini istedi.
Çocukların zihnini bulandırmaya hiçbir öğretmenin hakkının bulunmadığını belirten Vali Yavuz, 10 yaşındaki çocuğu şu veya bu düşünceye yönlendirmenin o çocuğa yapılabilecek en büyük kötülük olduğunu ifade etti.
Çocuğun iyi insan ve vatandaş olarak yetişmesinin daha sonra belirli bir yaşa geldiğinde de kendine göre bir düşünce tarzı benimsemesinin doğru olduğunu vurgulayan Yavuz, şöyle konuştu:
"O yüzden başta okul müdürleri ve müdür yardımcılarımız olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin okul müdürü, müdür yardımcısı, öğretmeni olduğunu asla hiç kimse unutmamalıdır. Okullarda siyaset yapan, huzuru bozan ve özellikle çocukları terör örgütüne yönlendirmeye çalışanlara asla izin vermeyeceğim. Bunu açıkça söylüyorum. Az da olsa bu tür faaliyetleri yapanlar olduğunu biliyorum ve bundan sonra her fırsatta da peşinde olacağım. Eğer siyaset yapacaksan, istifa edersin. Türkiye'de her görüşe göre siyasi partilerde yer var. Buna üye olur, faaliyetlerini yaparsın ama okul müdürleri ve öğretmenlerimizin siyasi parti toplantılarına, oradaki eylemlere katılıp daha sonra sınıfa girmelerine asla izin vermeyeceğiz. Fiziki mekanlar konusunda gerekli tedbirleri alıyoruz, almaya devam edeceğiz."
- "Devlet memurları siyaset yapamaz"
"Barış, barış" diye Bulanık, Malazgirt ilçeleri arasında asfalt yapan makineleri yakanlara, cami, cemevi diye bombalı tuzaklar kuranlara, Bulanık'ta 7 okulun camlarını kırıp harap edenlere tahammülleri olmadığını anlatan Yavuz, şunları söyledi:
"Barış sürecini iyi niyetle götürdük. Neticenin ne olduğunu hepiniz gördünüz. Dağı, taşı bombalarla dolduranlar sivil ya da asker gözetmeksizin bomba patlatanlar, insanlıktan bahsedemezler ve insanlık dersi veremezler. Bunu destekleyenlere biz kamu da yer veremeyiz. Varsa istifa eder gider siyasetini yapar. Çünkü namuslu davranış şudur, ben Türkiye Cumhuriyeti Devletinin valisiyim, devlete gönülden bağlıyım, bu sıfatımla buradayım. İşime gelmiyorsa istifa ederim. Farklı bir görüşüm varsa gider siyaset kulvarında konuşurum. Zaten siyasetçiler konuşuyor. Ama devlet memurunun anayasamıza göre, mevzuatımıza göre siyaset yapabilmesi mümkün değil."
Memurun sivil toplum kuruluşu temsilcisi olamayacağını belirten Yavuz , "Birbirimizi kandırmayalım. Memurdan STK temsilcisi olmaz. STK dediğin sivil demektir. Dünyadaki kurallar belli. Siyaset yapanlara itirazımız yok ama bütün Muş kamuoyu için söylüyorum, devlet memurlarının siyasete on parmağı ile bulaşmasına izin vermeyeceğiz" dedi.
Eğitimin insanlara incelik, zarafet ve nezaket öğrettiğini kaydeden Yavuz, şunları söyledi:
"Eğer kalpleriniz yumuşamıyorsa, merhamet ve şefkat duygularınız gelişmiyorsa yine eğitim sistemimizde bir sorun vardır. Dünyada hiçbir toplum ve bireyin küresel yaklaşımlardan etkilenmemesi mümkün değildir. Dünyanın iyi yönetim biçimi hiç şüphesiz demokrasidir. Birçok aksaklığına rağmen demokrasi ve hukuk devleti prensipleri bütün dünyada kabul gören, aksaklıklarıyla devam eden bir rejimdir. Barış, halk, özgürlük diyenlerin aslında en çok da hakkı ve barışı yok etme üzere çaba sarf ettiklerine şahit oluyoruz."
"Türkiye'de sessiz ve büyük bir devrim gerçekleşti"
Ülkede son 10 yılda sessiz ve büyük bir devrimin gerçekleştirdiğini vurgulayan Yavuz, bu devrimin, demokratikleşme, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve refah seviyesini hiç tahmin edilemeyecek kadar yükselttiğini bildirdi.
Muş'ta 160 bin kişinin devlete bir kuruş para ödemeden genel sağlık sigortasından istifade ettiğini aktaran Yavuz, şöyle devam etti:
"İnsanımız için en iyisini yapmak için hep beraber çalışıyoruz. Bütün insanlığın şu anda peşinde koştuğu şey, acaba huzurlu bir toplum nasıl olur, refahı nasıl yakalarız, sokaklarımızda nasıl huzur içinde dolaşırız konularıdır. Şimdi Suudi Arabistan'da bir hac kazası meydana geldi. Şimdi herkes Suudi Arabistan'da rejim değişikliği ve kargaşa olur mu diye pusuya yatmış. Haçlı zihniyeti hiç bitmemiş ve aynen devam ediyor. Ne hikmetse öldürülenler, katledilenler, parçalananlar hep İslam medeniyetinin yani bizim gönül coğrafyamızdaki insanlar. Kendimi bir Arap kadar Arap, bir Kürt kadar Kürt, bir Boşnak kadar Boşnak hissediyorum. Çünkü onların saçının teline zarar gelse, benim saçımın teline zarar geldiğine inanır ve onun acısını çekerim. Kuzey Irak’ta bir Kürt kardeşimin başına bir sorun gelse, bunu ben kendi sorunum olarak kabul ederim. Halep'te insanlar katledilirken kılını kıpırdatmayanlar, başka yerlerde bu memleketi yakanlar kendilerini bir daha sorgulasın. Biz coğrafyamızda öldürülen herkesin acısını çekiyoruz."
Toplantıda İl Milli Eğitim Müdürü Cevdet Arslan da bir konuşma yaptı.