Hekimliğin kutsal bir meslek olduğunu, hemşire ve diğer sağlık çalışanlarıyla birlikte yürütülen sağlık hizmetlerinin doğrudan insana yönelik olduğu için büyük değer taşıdığını vurgulayan Akdağ, kendisinin de çocuk doktoru olduğunu anımsattı.
Akdağ, "Yenidoğancıların benim gönlümde her zaman ayrı yeri oldu. Yenidoğan uzmanlarının, çocuk hekimleri, hemşireleri ve çocukların bakımını yapan kim varsa hepsi, benim için bu mesleğin en kıymetli insanlardır, bizim göz bebeğimizdir" dedi.
Türkiye'deki bebek ölüm hızı hakkında bilgi veren Akdağ, "Bizim gelir ve gelişmişlik durumumuzdaki ülkelerde yenidoğan bebeklerdeki ölüm oranı, bizdekinin iki katı. Kimin seviyesine çok yakınız? Kişi başı geliri Türkiye'nin 2-3 misli olan ülkelere daha yakınız. Üstelik, o ülkelerde doğum sayısı çok az, Türkiye ile kıyaslanmayacak kadar az." ifadesini kullandı.
"YENİ DOĞANCILARA AÇIK ÇEK VERİYORUM"
Akdağ, yenidoğan uzmanlığının hem sayı hem de eğitim açısından Türkiye'de hala gelişmeye muhtaç olduğuna dikkati çekti. Akdağ, "Sağlıkta Dönüşümün ikinci fazında bu konun üzerinde hassasiyetle duracağız. Bu kapsamda yenidoğan uzmanlarının dağılımının biraz daha düzeltilebilmesi için" diye konuştu.
Akdağ, Türkiye'de 338 yenidoğan uzmanı olduğunu anlatarak, Marmara Bölgesi'nde bu uzmanların yüzde 32'sinin, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde ise yüzde 5'inin bulunduğuna değindi.
Marmara Bölgesi'nde nüfus fazla olduğundan hekim sayısının fazlalığının normal olduğunun altını çizen Akdağ, şunları kaydetti:
"Ama doğan bebek sayısı Gündeydoğu'da fazla. Burada zorlanıyoruz gerçekten. Belki, bizim de hoşumuza gitmeyen, yerine göre hekimlerimizi de hoşnut etmeyen zorunlu devlet hizmeti yükümlülükleri koyuyoruz, bir takım mecburiyetler ortaya getiriyoruz ama başka bir çaresi yok.
Bugün basınımızın da huzurunda bir şeyi ifade etmek istiyorum. Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin Sağlık Bakanı olarak, yeni doğancılara açık çek veriyorum. Ne ihtiyacınız varsa, üniversite hastanelerinde ya da Sağlık Bakanlığı hastanelerinde, her neredeyse sizlere kapım her zaman açık. Genel Müdürlüklerimizin kapısı her zaman açık. Ne ihtiyacınız varsa, hepsini görmeye hazırım ve buna gücümüzün yettiğini de biliyorum. Benim de küçük bir talebim var. Lütfen, sizler de bize yardımcı olun ve yenidoğancılara uzmanı ve hemşiresiyle en çok ihtiyaç duyduğumuz bölgelerde de meslektaşlarımızı biraz daha uzun tutabilelim. Buna, birlikte çalışalım."
"DÜNYADA HER 10 BEBEKTEN BİRİ PREMATÜRE"
Türk Neonatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Esin Koç da prematüre doğumların sadece Türkiye için değil dünya genelinde önemli bir sorun olduğunu belirterek, "Tüm dünyada her 10 bebekten biri prematüre olarak dünyaya geliyor." dedi.
Türkiye'de her yıl bir milyon 300 binin üzerinde doğum gerçekleştiği bilgisini veren Koç, şöyle devam etti:
"Bu rakamın da yaklaşık yüzde 15'i kadarı prematüre dünyaya geliyor. Prematüre doğumları azaltmak gerçekten zor ve tamamen önlemek mümkün değil. Ama bunun için ülkemizde ve dünyada çalışmalar devam ediyor.
Eğer bir bebek 37'nci gebelik haftasını tamamlamadan dünyaya geliyorsa, bu bebeğe 'erken doğan' yani 'prematüre bebek' diyoruz. Bir bebek ne kadar erken ne kadar küçük doğmuşsa, sorunları da o kadar fazla oluyor. 32 haftalık ya da bin 500 gramın altında doğan bebekler, dünyadaki bebeklerin yüzde 2,5 kadarını oluşturuyor ve en fazla problemi de bunlarda yaşıyoruz. Türkiye'ye baktığımızda bunların sayısı 30 binleri buluyor.