Dr.Ülkü Sarpkaya, “Migren ağrıları çok çeşitli nedenlerle tetiklenebilir. Stres, hava değişimi, menstrual siklus, aşırı uyku veya yetersiz uyku en sık rastlanılan nedenlerdendir” dedi.
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr.Ülkü Sarpkaya konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde ikisinde kronik migren görüldüğünü belirterek, “Hem kadınlarda hem de erkeklerde en şiddetli haline 30’lu veya 40’lı yaşlarda erişir. Dünya Sağlık Örgütüne göre migren gelişmiş ülkelerde 19. sıradaki sağlığa bağlı fiziksel engeldir ve başlıca işe gitmeme nedenlerinden biridir. Erkeklerin yaklaşık %6-9’u ile kadınların yüzde 17-18’inde migren görülür. Şiddetli ve tekrarlayan baş ağrısı ataklarına zaman zaman mide bulantısı veya kusma bulguları eklenir. Ağrılar genellikle 4-72 saat sürer ve kişiyi iş göremez hâle getirebilir. Başlıca migren tipi, eskiden bayağı migren olarak bilinen aurasız migrendir. Bu tip migrende genellikle başın tek tarafı şiddetli ve darbeli bağ ağrısına maruz kalır; mide bulantısı ve kusma eşliğinde ışık ve gürültüye hassasiyet görülür” diye konuştu.
Migrenin genellikle ergenlikte veya 20’li yaşlarda ortaya çıktığını ancak nadiren çocuklarda da migrene rastlanabildiğini ifade eden Dr.Ülkü Sarpkaya, “Eğer migren 50 yaşından sonra ortaya çıktıysa bir beyin rahatsızlığı ile bağlantılı olabilir. Vakaların yaklaşık yarısında migren kalıtımsaldır. Migren ağrıları çok çeşitli nedenlerle tetiklenebilir. Stres, hava değişimi, menstrual siklus, aşırı uyku veya yetersiz uyku en sık rastlanılan nedenlerdendir. Migren belirtileri hastadan hastaya büyük oranda değişebilir. Örneğin bir hasta, başın tek tarafında hafif bir ağrı ve mide bulantısından şikayet ederken bir başkası başın iki tarafında şiddetli ağrı, ışığa ve sese duyarlılık görebilir ancak mide bulantısı çekmeyebilir. Migren tedavisinde ilaçlar kullanılmaktadır. Kullanılan ilaçlar migreni tedavi etmez. Atak sıklığını azaltabilir ve ağrı sırasında kullanılanlar ise atağın daha kolay atlatılmasını sağlayabilir. Migren hastalığına temelde bir Alman ekolü olarak kabul edebileceğimiz Nöralterapi tedavi yönteminin bakış açısı tamamen farklıdır. Batı tıbbı içinde önemli bir bilim dalı olarak yer alan Nöralterapi, hastalıkların sebebi ile ilgilenir. Bu yaklaşımda migrene sebep olan ve vücudun düzenini bozan (bozucu alan) hastanın öyküsünden tespit edilir ve Nöralterapiyle düzeltilir. Bozucu alanlar; vücudun düzenini bozan ve ağrıyı tetikleyen sebeplerdir. Diş ve çene eklemi ile ilgili problemler, geçirilmiş ameliyatlar, özellikle tonsillit gibi çocukluk enfeksiyonları, travmalar, duygusal yüklenmeler ve stress vücutta bozucu alan yaratabilir. Nöralterapi yaklaşımında yakınmaları ortaya çıkaran bu değişiklikler incelenir, kişiye özel durum tespit edilir ve engeller ortadan kaldırılır. Akupunktur noktalarına Nöralterapi uygulamaları, bozucu alanların tespiti ve tedavisi, ganglion ve segment tedavisi ile Nöralterapiyle migrene etkin ve kalıcı tedavi sağlanır. Bu tedavi yaklaşımı özellikle ilaç tedavisine cevap alamamış hastalarda başarı ile çözüm sağlamaktadır. Ozon Tedavisi ile dokulara oksijenizasyon sağlanması tedaviye yardımcı bir modalitedir. Proloterapi, Ağrı Mezoterapisi ve Nöroproloterapi uygulamaları ile lokal doku instabiliteleri giderilerek mekanik ve kimyasal etki sayesinde kalıcı rahatlama sağlanabilir” şeklinde konuştu.