Meme kanserini ve lösemiyi zorlu tedavi sürecinin ardından yenerek sağlığına kavuşan 45 yaşındaki Zübeyde Kaya, eşi ve ailesinin desteğiyle yeniden hayata dönmenin mutluluğunu yaşıyor.
Van'ın Edremit ilçesine bağlı Çiçekli Mahallesi'nde ikamet eden Kaya, 2012 yılında meme kanseri teşhisiyle Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Dursun Odabaş Tıp Merkezinde tedavi görmeye başladı.
Kemoterapi gördüğü dönemde kan kanserine de yakalanan Kaya'nın eşi ve ailesi, tedavinin sona ermesini istedi. Sağlık durumu her geçen gün kötüye giden Zübeyde Kaya, eşi ve ailesini ikna ederek, çok daha zor bir tedavi dönemine başladı. Kardeşinin ilik nakli desteğiyle iki kanseri de yenen Kaya, şimdi iyileşme sürecini tamamlayarak ailesiyle eski mutlu günlerine dönmenin sevincini yaşıyor.
Zübeyde Kaya'nın sağlık durumuyla ilgili AA muhabirine açıklamada bulunan Dursun Odabaş Tıp Merkezi Başhekimi Doç. Dr. Cengiz Demir, hastanın iki kanseri yenmesi dolayısıyla şanslı olduğunu ifade etti.
Hastanın aldığı kemoterapinin yan etkileri nedeniyle lösemiyle de mücadele etmek zorunda kaldığını anımsatan Demir, şöyle konuştu:
"Kemoterapi ilaçlarının uzun süre sonra böyle lösemi geliştirme potansiyelleri olabiliyor. Hasta bize halsizlik ve kansızlığın başka semptomlarıyla gelmişti. Hasta ve yakınlarına lösemi olduğunu da açıkladığımızda, dünyaları ikinci kez yıkılmış oldu. Çok ciddi ve ağır bir lösemi tedavisi gördü. Allah'a şükür o dönemde tedavimiz başarılı oldu. Yüksek riskli hasta olduğu için kemik iliği nakline gitmesi gerekiyordu. O dönemde bir kardeşinin iliği uydu. Hastanemizde o dönem kemik iliği nakli yapılamadığı için hastayı başka bir merkeze gönderdik. Orada başarılı bir şekilde kemik iliği nakli gerçekleştirildi. Yaklaşık bir yıldır da bu şekilde takip ediliyor. Allah'a çok şükür hastanın genel durumu çok iyi. Lösemiyi de tıpkı meme kanserini yendiği gibi yendi."
- "Eşim ve ailemin desteğiyle yendim"
Kansere yakalandığını öğrendiğinde yaşadığı psikolojik çöküntüden inancı ve ailesinin desteğiyle çıktığını anlatan Zübeyde Kaya ise özellikle kendisiyle yakından ilgilenen Başhekim Demir ile doktorlara teşekkür etti.
Ailesinin en zor döneminde sürekli moral ve motivasyonunu yüksek tuttuğuna dikkati çeken Kaya, şunları söyledi:
"Allah'a şükürler olsun iyileştim. Şimdi zamanımı evde geçiriyorum. Torunlarımla ilgileniyorum, çünkü onlar bana büyük moral oluyor. Ailem ve özellikle eşim bana çok destek oldu. Hepsi el birliğiyle bana bakıyorlar. Zoru başardım, Allah'a çok şükür şimdi iyiyim. Hastalığı yendiğim için yeniden dünyaya gelmiş gibiyim ve çok mutluyum. Özellikler doktorlar iyileşmem için çok fedakarlık gösterdi. Bu hastalığa yakalananlar morallerini sürekli yüksek tutsun. Sürekli gülsünler ve hiç ağlamasınlar. Moralimin yüksek olması konusunda da eşim bana çok destek oldu. Sürekli yanımdaydı ve beni hiç yalnız bırakmadı. Şimdi de evdeyim, kaynanam, gelinim ve kızım bana bakıyor. Çok mutluyum."
- Eşinin başarısını sevinç gözyaşlarıyla anlattı
Naci Kaya da eşinin iki önemli kanseri yenmesine ilişkin süreci gözyaşlarıyla anlattı.
Kaya, 2012'nin kendileri için kabusun başladığı tarih olduğunu belirterek, o yıl eşinin göğsünün alındığını söyledi.
Eşinin 2014 yılına kadar kemoterapi gördüğünü ve Dursun Odabaş Tıp Merkezinde yapılan tahlillerde bu defa da lösemiye yakalandığını öğrendiklerini anlatan Naci Kaya, şunları kaydetti:
"Yaşama şansının çok az olduğunu ve onu kaybedebileceğimizi söylediler. Eşim ısrar edince tedavisini başlattık. Doktorlar seferber oldu ve bu hastalığı da atlattık. 2015'te de ilik nakli tedavisine başladık. İlaçlara da olumlu yanıt verince, bu hastalığı da yendik. Eşimin durumu şimdi çok iyi. Eşim çok mutlu. Özellikle lösemi hastalarına büyük destek olmak lazım. Bu anlamda eşlere büyük sorumluluk düşüyor. Ben de eşime büyük destek sundum. Yemedim yedirdim, gülmedim güldürdüm ve elinden tutarak ona sürekli moral verdim. Sıkıntı yaşamaması için elimden gelen her şeyi yaptım. Eşim şimdi düzeldi ve sağlıklı. Allah'a binlerce şükürler olsun ki şimdi çok mutluyuz."
Kaya, kansere yakalanan hastaların daha da mağdur olmaması için tüm olanakların kullanılması, onlara daha iyi şartların sağlanması gerektiğini de sözlerine ekledi.
