TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Taha Özhan, "Şu an PKK da PYD de bir taşeron örgüt bile değil, ben bunlara 'devre mülk terör örgütü' diyorum. Yani kimin ne zaman kiraladığını bile bilmiyoruz. Aynı anda İran, Esed rejimi, Rusya, ABD ile iş tutabilen ve her birisine bir başka kiralama hizmeti veren bir yapıdan bahsediyoruz" dedi.
Özhan, AK Parti Malatya İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, Suriye'den Türkiye'ye gelenlerin entegrasyonunun en kestirme çözümünün, oradaki acımasız savaşın ve Baas yönetiminin son bulması ve herkesin kendi memleketine dönüp huzur içerisinde yaşamasıyla sağlanacağını söyledi.
Ne kadar kaliteli hizmet verilirse verilsin insanların kendi vatanlarındaki sıcak yuvayı her şeye tercih edeceklerini dile getiren Özhan, "Ama maalesef Suriye'de katil bir yönetim var" diye konuştu.
Son açıklanan rakamlara göre, Suriye'de hayatını kaybeden insan sayısının yarım milyonu bulduğunu, buna kaybolanlar da eklendiğinde rakamın daha da büyüyeceğini belirten Özhan, "Ülke nüfusunun neredeyse yarısı mülteci durumuna düşmüş durumda hem ülke içinde hem ülke dışında. Şu an Suriye'nin nüfusu 23-24 milyonlardan 15-16 milyonlara inmiş durumda. Eğer bu katliamlar hız kesmeden devam edecek olursa bu şu ana kadar oluşmuş göçmen dalgası kadar bir göçmen dalgası daha oluşturabilir" ifadesini kullandı.
Suriye'de yaşananlara dikkati çeken Özhan, şunları kaydetti:
"Esed, Rusya, İran ekseninin 'kazanacağı' bir denklemde ancak milyonlarca insan hayatını kaybeder ve göçmen durumuna düşerse böyle bir acımasız zaferden bahsedebileceklerini düşünüyoruz. Dolayısıyla bunlara mani olabilmek için Türkiye elinden gelen hem diplomatik hem de son günlerde askeri hareketlilik içerisine girmiş durumda. Biz şunu üzülerek görüyoruz; Bu krizin başından beri yıllar geçti dile getirdiğimiz, öngördüğümüz ne varsa doğru ve haklı çıkmıştır. Çünkü hem jeopolitik hem ahlaki olarak durduğumuz pozisyon bölge gerçeklerini bilen ve vicdanı sahip olan bir pozisyondan ibarettir. Biz krizin ilk gününden beri bu katliamların yaşanmaması için Baas rejimine pozisyon değiştirmesini, yaklaşımlarını değiştirmesini tavsiye ettik."
- "Ucuz bir araç olarak sahneye sürüldü"
Özhan, PYD denilen örgüttün 2011'den sonra icat edildiğini anlatarak, "Ne oradaki Suriyeli Kürtleri ne de o coğrafyadaki başka bir unsuru temsil eden aksine Baas rejimi tarafından yaşanan isyanı kirletmek ve bastırmak için kullanılmak üzere icat edilmiş ucuz bir araç olarak sahneye sürüldü" değerlendirmesinde bulundu.
2011'de Suriye'de Kürtlerin de yoğun yaşadığı bölgelerde 15-16 Kürt partisi bulunduğunu, öncelikle bu partilere, hareketlere yoğun saldırılar düzenlendiğini, onlarca kişinin suikaste kurban gittiğini, on binlerce kişinin başta Irak ve Türkiye'de olmak üzere göçmen durumuna düşürüldüğünü bildiren Özhan, şöyle devam etti:
"Bakın dikkatinizi çekiyorum bunların neredeyse tamamı Kürt'tü. Dolayısıyla ilk temizlenen orada ilk nüfus hareketliliği yaşatılan bölge ve nüfus Kürtler oldu. Ardından da Rusya, İran ve Esed rejiminin desteğiyle kendisine açılan alanda ilerlemeye başladı. Uluslararası Af Örgütünün de kayıtlarına girecek şekilde etnik temizlik suçları ve katliamlar işledi. Maalesef Esed rejiminin altında uzun yıllar en büyük zulmü görmüş olan Kürtler bu PKK ve uzantısı örgüt marifetiyle bir de yetmiyormuş gibi Baas rejiminde isyan dalgası yaşanırken onla iş birliği içerisine girecek akıl almaz bir pozisyonun ortasında buldular kendilerini. Hem Arap hem Türkmen kardeşlerinin yanında onların yüz binlercesi katledilirken bu PKK kirinden ve belasından dolayı bir de hain damgası yer duruma düştüler. En üzücü olan kısmı da maalesef burasıdır."
- "Devre mülk terör örgütü"
Özhan, PYD tarzı örgütlerin herhangi bir ahlakı ve vicdanı bulunmadığını belirterek, "Bunlarda sadece zeka bulunur. O da çok kullanışlıdır, taktiksel olarak. Şu an PKK da PYD'de de bir taşeron örgüt bile değiller. Ben bunlara devre mülk terör örgütü diyorum. Yani kimin ne zaman kiraladığını bile biz bilmiyoruz. Aynı anda İran, Esed rejimi, Rusya ve ABD ile iş tutabilen, her şeye, her birisine bir başka kiralama hizmeti veren bir yapıdan bahsediyoruz. Dolayısıyla böyle bir yapının ortaya karakterli, ahlaklı, vicdanlı veya ciddi bir siyaset koyması mümkün değil. Kim, nereye, nasıl uzanmasını istiyorsa o hizmeti elinden geldiğinde vermeye çalışıyor. Ama bunun maliyeti, bölge halklarına başta da maalesef Kürtlere oluyor" şeklinde konuştu.
- "Beyanlar ciddiye alınmadı ve askeri müdahale yapıldı"
Türkiye'nin açık şekilde bu örgütün hem muhalefete saldırması hem sivillere karşı katliam uygulaması karşısında sessiz kalmayacağını beyan ettiğini vurgulayan Özhan, şöyle devam etti:
"Bu beyanların ciddiye alınmadığı oranda da askeri anlamda müdahale gerçekleşeceğini söylemişti. Maalesef bu beyanlar ciddiye alınmadı ve gereken askeri müdahale yapıldı. Olayın çok karmaşık bir tarafı yok. Sayın Başbakan'ın ifade ettiği çok açık bir şekilde 3 temel kırmızı çizgi koydu. Bu çizgiler, 'Azez'in etrafında kesinlikle bulunmaması, muhaliflere ve sivillere saldırmaması ve Rusya destekli operasyonlar sonrası alan ele geçirmeye çalışmaması gerektiği, bunları yaptığı sürece de askeri müdahalenin olacağı söylenmişti. Cumartesi ve dün yoğun şekilde bu müdahaleler yapıldı. Şu an PYD'nin saldırdığı yerler ve grupların tamamı muhaliflerden oluşuyor. Ama bunların çok güzel bir DAEŞ maskesi var. Dün de yaptıkları açıklamada 'DAEŞ'de diyemiyorlar. Çünkü DAEŞ'in orada olmadığını dünya alem bildiği için hemen yedek örgütleme Nusra ile savaştıklarını iddia ediyorlar. Bu çok trajikomik bir açıklama. Ama şöyle cevap vermek lazım; Eğer bunlar gerçekten Nusra ile DAEŞ'le savaşıyorlarsa, muhalefetle ve sivillerle hiçbir işleri yoksa Türkiye'de DAEŞ'i bombalamıştır, başka da bir şey yapmamıştır."
Özhan, bir gazetecinin "kara harekatı var mı" sorusuna, "Böyle bir şey olursa bu çok ciddi bir karar anlamına gelir. Bunun böyle önden spekülasyonla, tahminle üzerine söylenebilecek fazla bir şey yok. Bu ancak yetkili makamlardan çok mecbur kalınırsa alınacak bir karar. Dolayısıyla onun üzerine spekülasyon yapmaya gerek yok" yanıtını verdi.
Malatya'nın seçimlerde AK Parti'ye güçlü destek verdiğini belirten Özhan, seçimden önce verdikleri sözleri hayata geçirmek için yoğun bir gayret içerisinde olduklarını söyledi.
Özhan, Malatya'ya sağlık alanında ciddi yatırımlar yapıldığını aktararak, karaciğer nakil hastanesinin ardından sözünü verdiklerini onkoloji hastanesi için ilk girişimleri başlattıklarını ifade etti.
Şehirde yekpare bir yapı görmek istediklerini anlatan Özhan, kendilerine oy veren, vermeyen tüm vatandaşların hizmetlerden adaletli ve eşit şekilde faydalanma hakkına sonuna kadar sahip olduğunu kaydetti.