Apple’ın başkan yardımcısının vermek istediği mesaj oldukça açıktı. O mesaj da artık eski bilgisayarları yerine artık daha güçlü ve profesyonel tabletler modellerinin geçecek olmasıydı. Peki tabletler bilgisayarların yerine geçecek kadar güçlenmiş miydi? Apple’ın bu tartışmaları başlatan yeni tablet modeli 9.7 inç ekrana sahip olan iPad Pro’yu yaklaşık 2 haftadan beri test ettik.
İlk izlenimiz ise bazı yönlerden tabletler artık bilgisayarları aratmayacak kadar güçlü. Ancak bazı yönlerden ise henüz bilgisayarların kullanım özelliklerine henüz sahip değil.
9.7 inçlik iPad Pro ise iOS işletim sistemi gücünü arkasına alarak bilgisayarlara kafa tutuyor. 256 GB’lık depolamaya sahip olması ise bu avantajını kanıtlıyor.
Bazı kolay işlemler için uygulama indirmek gerekmesi ise iPad Pro’nun eksileri arasında.
Apple daha önce 12.9 inçlik iPad Pro modelini satışa sunmuştu. Hem boyut hem de ağırlık bakımından eleştirilen bu modelin, 9.7 inç ekranla hem küçülmesi hem de hafiflemesi, taşınabilirlik açısından avantaj sağlıyor. 12.9 inçlik iPad Pro modeli 713 gramlık bir ağırlıkla tüketicilere sunulurken 9.7 inçlik modelde bu rakam 437 grama kadar düşürülmüş durumda. Hemen hemen yarı yarıya hafifletildi. Bu avantaja bir bilgisayarda daha uzun uzun şarj ömrü eklenince iPad Pro bir adım daha öne çıkıyor.
EKRANI İKİYE BÖLÜN
iPad Pro’ya kazandırılan önemli özelliklerin başında ise ekranı ikiye bölerek çoklu uygulama ortamında çalışma desteğinin olması var. Bilgisayarlarda birden fazla uygulama veya programlama çalışmak için ekranın altındaki görev çubuğunu kullanmak gerekiyor. Ekranı ikiye bölmek ancak manuel olarak ayarlamak gerçekleştirilebiliyor.
Apple ise iPad Pro modellerindeki işletim sistemine özel bir özellik kullanıyor. Ekranın sağ tarafına ufak bir dokunuş yapılınca uygulama seçenekleri çıkıyor. Bu seçeneklerden birini seçerek ekranı ikiye bölmek ve daha verimli çalışmak mümkün. Örneğin, bir yanda e-postalarınızı kontrol ederken, diğer yanda internet sitelerini ziyaret edebilirsiniz. Çoklu görevlerin bu kadar kolay gerçekleştirebilmesinin sebebi ise Apple’ın A9X adındaki en gelişmiş işlemcisi ve 4 GB’lık ram kapasitenin bulunması olarak gösterebiliriz.
Madalyonun bir de diğer yüzü var. Bilgisayarlarda çok basit olarak gerçekleştirilebilen görevler için iPad Pro modelleri henüz hazır değil. En basit örnekle, bir fotoğrafı iPad Pro’ya indirdiniz. Ancak bunun adını değiştirmiyorsunuz. İşin aslına bakacak olursak bilgisayarlarda oldukça kolay yapılabilen bu işlem iPad’te zorlu bir işe dönüşebiliyor. iPad Pro üzerinde dosya adını değiştirmek için bir uygulama ihtiyacınız var ve bu uygulamayı indirmeden fotoğrafın adını değiştiremiyorsunuz. Dosya formatı değiştirmeyi de bu örneğe ekleyebiliriz.
2 BİN 199 TL’DEN BAŞLIYOR
Yeni iPad Pro’da dikkatimizi çeken diğer özellikler ise 12 megapiksellik kameraya sahip olması. Bu kameradaki flaş ise fotoğraf çekimini ve çalışmalarına eklemenizi oldukça kolaylaştırıyor. Ancak 9.7 inçlik iPad Pro’nun eksi hanesine yazılan diğer bir nokta ise satış fiyatı. 2 bin 199 TL’den başlayan fiyatlarla Türkiye’deki tüketicilere sunulan cihazın 256 GB’lık kapasiteye sahip olan modeli ise 3 bin 399 TL. Söz konusu fiyat aralığı ise bilgisayarlar ile iPad Pro arasında kalan teknoloji meraklılarının fikrini değiştirebilir.
EKRANDA ‘GERÇEK TON’
Apple, 9.7 inçlik model ile yeni bir özelliği hayata geçirdi. ‘True Tone’ yani ‘gerçek ton’ adındaki bu özellik ile iPad Pro’nun ekranı ortam ışığına göre renk ayarı yapıyor. Bunun için ekranın üzerinde 2 adet sensör var.
Ortam ışı loş veya karanlık ise sensörler harekete geçiyor ve ekran rengini sıcak renklere göre ayarlıyor. Bu da renklerin daha doğal görünmesini sağlıyor. Ancak 9.7 inçlik iPad Pro’nun ekranındaki 2048x1536 çözünürlük, 12.9 inçlik modelin 2732x2048 pikselinin gerisinde kalıyor.
