Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, yılda yaklaşık 60 bin ton civarındaki kaçak çay girişinin, hem ülke ekonomisine ciddi boyutta zarar verdiğini hem de insan sağlığını tehdit ettiğini söyledi.
Sütlüoğlu, dünyanın en önemli çay üreticileri arasında yer alan Türkiye'deki kaçak çay sorununa değindi.
Yılda yaklaşık 60 bin ton çayın yurt dışından kaçak olarak Türkiye'ye sokulduğunu belirten Sütlüoğlu, Sri Lanka ve benzeri ülkelerden yoğun olarak getirildiği bilinen kaçak çayın hem ülke ekonomisine ciddi boyutta zarar verdiğini hem de kimyasal ilaçla mücadelede kullanılan pestisit kalıntıları bulunduğu için insan sağlığı için tehdit oluşturduğunu kaydetti.
Sütlüoğlu, şöyle devam etti:
"Bu çayların en önemli sorunu sağlık problemidir. Dışarıdan gelen çayların tamamında yoğun bir pestisit var. Bunlar kalp ve damar hastalıklarına, psikolojik rahatsızlıklara, kansere ve birçok hastalığa sebep olan zararlı maddeler içermektedir. Batı'da çocuklar için sıfır pestisitli çay vardır. Yüksek orandaki pestisitli ürünleri Batı'ya satamadıkları için bizim piyasaya sokuyorlar ve bizim çocuklar içiyor. Bu çok zararlı bir şey."
- "Kaçak çay ucuz da değil"
Sütlüoğlu, dünyada üzerine kar yağan tek çayın Türk çayı olduğuna ve bu yüzden çayda haşere olmadığı için hiçbir kimyasal ilaç kulanmaya gerek kalmadığına işaret etti.
Bu noktada Çaykur olarak "dertlerinin" çay satmak değil, insan sağlığını ve ülke ekonomisini korumak olduğunu dile getiren Sütlüoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim Çaykur olarak çayımızı satmak gibi bir gayemiz yok, biz zaten satıyoruz. Önemli olan halkımızın sağlığıdır. Rize çayı alındığı zaman, 212 bin aile çay üretiyor ve yaklaşık 1 milyon insan bu işten ekmek kazanıyor. Bu çayları dışarıdan aldığımız zaman paramız dışarıya gidiyor. Yılda 60 bin ton civarında kaçak çayın ülkemize girdiğini tahmin ediyoruz. Kaçak çayın tüketildiği bölgeleri baz aldığımızda, bir kilogram çayın maliyeti 8-10 dolar civarında. Yani kaçak çay ucuz da satılmıyor. Bunu 60 bin ton ile çarptığımız zaman çok büyük paraların yurt dışına gittiğini görüyoruz. Bu paralar ülkemizde kalsın, bizim çiftçimize gitsin. Yani hem sağlığımızı hem de paramızı kaybetmeyelim. Her şeyden önce sağlığımızı kaybetmeyelim."